Geçen yıl Ekim, Kasım ve Aralık aylarında hastaneye başvurup kalp krizi tanısı alanhasta sayısının 65 olduğunu belirten Vaiz, bu hastalardan 2’sinin yaşamını yitirdiğini söyledi.
Soğuğa karşı geliştirilen savunma mekanizmasının kalbi zora soktuğunu, damarların büzüşmesinin kalbin iş yükünü arttırdığını belirten Vaiz, “Solunum yolu enfeksiyonları, grip, fazla kalorili ve yağlı gıdalar, sigara içilen kapalı alanlarda daha uzun süre kalma, hareketsizlik, aşırı efor gerektiren işler, kapalı havanın yarattığı stres ve hava kirliliği kış mevsiminde kalp krizlerini tetikliyor” diye konuştu.
Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirine, “kışta artan kalp krizleri” ve “önlemler” konusunda açıklamalarda bulunan Vaiz, “Araştırmalar, kış aylarında kalp krizlerinden ölümlerin arttığını gösteriyor” dedi.
“SOĞUĞA KARŞI GELİŞTİRİLEN SAVUNMA MEKANİZMASI KALBİ ZORA SOKUYOR”
Dr. Gülgün Vaiz, havalar soğudukça kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin neden arttığını şöyle anlattı:
“Vücudumuz termostat gibi çalışır. İdeal bir ısıyla hayati organları korur. Beyindeki ‘Hipotalamus’ isimli bölge bu işi organize eder. Hipotalamus beyin, kalp ve böbrek gibi hayatı organlarımızın ısı dengesini korumaya ayarlıdır.
Soğukta derideki damarla büzülür, kısalır, ısı üretmek için titrer. Giderek dişlerimiz birbirine vurur, tüylerimiz diken diken olur. Soğuğa karşı geliştirdiğimiz bu savunma mekanizması kalbi zora sokar.
Damarların büzüşmesi kalbin iş yükünü artırır. Soğuk kan basıncını yükseltir, pıhtılaşmayı kolaylaştırır, kan yoğunluğunu artırır. Kışta solunum yolu enfeksiyonlarının sık görülmesi, grip, fazla kalorili, yağlı gıdaların tüketilmesi, sigara içilen kapalı alanlarda daha uzun süre kalınması, hareketsizliğin artması, soğukta aşırı efor gerektiren işler yapılması (kar küreme gibi), kapalı havaların yarattığı stres ve hava kirliliği kış mevsiminde kalp krizlerini tetikler.
Tüm bu olaylar kalbi besleyen damarlardaki ciddi darlıkları tıkar. Üstelik sadece ciddi darlıklar değil bazen ciddi olmayan darlıklar bile bu nedenlerle tıkanabilir. Bu da kalp krizini kolaylaştırır.
Hava çok soğuk olmasa da şiddetli rüzgar vücut sıcaklığının olduğunda daha düşük hissedilmesine yol açarak. Bu da krizi tetikler.”
“HAVA SICAKLIĞINDAKİ 1 DERECELİK DÜŞÜŞ KALP KRİZLERİNDE YÜZDE 2’LİK ARTIŞA NEDEN OLUYOR”
Kış aylarında kalp krizlerinden ölümlerin arttığını araştırmaların da gösterdiğini kaydeden Vaiz, şöyle devam etti:
“Aralık 2010’da saygın İngiliz dergilerinden British Medical Journal’da yayınlanan bir çalışmada çarpıcı sonuçlara yer verildi.
İngiltere’de ve Galler’de 2003–2006 yılları arasında soğuğun kalp krizi üzerine etkisini gösteren bir çalışma yapıldı. Kalp krizinden ölen 84 bin hastanın dosyası incelendi ve bunlar o günlerdeki hava raporlarıyla karşılaştırıldı. Araştırma, hava sıcaklığındaki 1 derecelik düşüşün kalp krizlerinde yüzde 2’lik bir artışa neden olduğunu gösterdi. Diğer önemli sonuç ise soğuğun 75 yaş üstündekilerin kalbini daha çok etkilediğiyle ilgiliydi.”
“SOĞUK, 75 YAŞ ÜSTÜNDEKİLERİN KALBİNİ DAHA ÇOK ETKİLİYOR”
Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir başka araştırma konusunda da bilgi veren Dr. Gülgün Vaiz, şunları söyledi:
“Bilim insanları ABD’de 1973 ile 2001 yılları arasında kalp hastalığından ölümleri her gün kaydetti ve istatistiki bir tablo çıkardı. Tabloda, kalp ve damar hastalıklarında ölümlerin yaz sonundan başlayarak en çok kış mevsiminde olduğu belirtildi.”
“YILDA 20–25 KİŞİ KALP KRİZİ NEDENİYLE HASTANE DIŞINDA KAYBEDİLİYOR”
Ülkemizdeki kalp krizi oranı konusunda da bir değerlendirme yapan Vaiz, Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde yılda 300-350 kişiye kalp krizi tanısı konduğunu, bu sayının Gazimağusa Devlet Hastanesi’nde ortalama 65-70 olduğunu dile getirdi.
Vaiz, “Ülkemizde yılda ortalama 20- 25 kişi kalp krizi nedeniyle hastane dışında kaybediliyor” diyerek, kalp krizinin dağılımının yüzde 70’inin kış mevsimine denk geldiğini söyledi.
“KALP KRİZİ GEÇİREN HASTALARIN SADECE ÜÇTE BİRİ GÖĞÜS VE KOL AĞRISINDAN ŞİKAYET EDİYOR”
Kalp krizinin nasıl başladığı, kişinin bu anda neler hissettiği konusunda da bilgi veren Dr. Gülgün Vaiz, şunları kaydetti:
“Uzun yıllar kalp krizinin göğüsten başlayıp sol kola vuran ağrıyla geldiği bilinirdi. Ancak yıllar içinde ortaya çıktı ki hastaların sadece 3’te biri bu şikayetlerle hastaneye başvuruyor.
Geriye kalanlar ağrı yerine sıkıntı hissediyor. Nefes almada güçlük, bazen ağrı, baskı hissi, bazen de sırtta, boyunda ya da çenede ağrı olabiliyor. Kişi kendini aşırı yorgun, bitkin, halsiz hissediyor. Baygınlık, soğuk terleme, bulantı ya da kusma da olabiliyor.
Bu belirtiler eğer sigara içen, şeker, tansiyon hastası, yüksek kolesterolü olan, kilolu, stresli, hareketsiz yaşayan, ailesinde kalp damar hasatlığı olan 35 yaş ve üzerinde bir kişide ortaya çıkarsa hasta mutlaka hastaneye gitmeli, kalp krizi olup olmadığı tanıyla ayırt edilmelidir.”
“ESKİDEN DOKTORLAR KRİZ GEÇİREN KİŞİYE DİNLENME TAVSİYE EDERDİ, BUGÜN DAKİKALAR VEYA SAATLER İÇİNDE TIKALI DAMARLARI AÇABİLİYORUZ”
Bu şikayetlerle hastaneye başvuran hasta için hekimlerin izlediği yol hakkında da bilgi veren Dr. Gülgün Vaiz şunları söyledi:
“İyi bir muayenenin ve sorgulamanın hemen ardından kalp krizi riski olan kişiden EKG alınır, hastaya kan tahlili yapılır.
Kalp krizi varsa tıkanan damar açılmaya çalışılır. Mümkünse acil anjiyo yapılır, balon ve stentle damar açılır. Eğer acil anjiyo mümkün değilse damardan güçlü pıhtı eritici verilir.
60 yıl önce, doktorlar kalp krizi geçiren kişiye bol bol dinlenme tavsiye ederdi; bugün ise dakikalar veya saatler içinde tıkalı damarları açabiliyoruz.”
“DR. BURHAN NALBANTOĞLU’NDA YILDA YAKLAŞIK BİN 400 HASTAYA ANJİYO, 600 HASTAYA BALON VE STENT UYGULANIYOR”
Kalp krizinin kısa zamanda teşhis edilmesinin ve hemen tedaviye başlanmasının ölüm riskini azalttığını da vurgulayan Vaiz, “Erken müdahale kalbin zayıf düşmesini önlüyor” dedi.
Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde 1998 yılında Koroner Anjiyografi Laboratuarı açıldığını kaydeden, 2007’de de Kalp ve Damar Cerrahisi’nin kurulmasıyla balon ve stent işlemlerine başlandığını anımsatan Vaiz, “Şu an yılda bin 400 civarında anjiyo yapılıyor, 600 civarında hastaya balon ve stent uygulanıyor” şeklinde konuştu.
“SOĞUK GÜNLERDE EGZERSİZ YAPMAK İÇİN AÇIK HAVA DEĞİL, EV VEYA SPOR SALONLARI TERCİH EDİLMELİDİR”
“Kış mevsiminde kalp krizinden korunmak için ne yapılması gerekir?” sorusunu da yanıtlayan Gülgün Vaiz, şu uyarılarda bulundu:
“Kalp ve tansiyon ilaçları düzenli alınmalıdır. Özellikle kar yağışı sonrası kar küreme gibi işler çok dikkatli yapılmalı veya hiç yapılmamalıdır.
Soğuk günlerde egzersiz yapmak için açık hava değil, ev veya spor salonları tercih edilmelidir. Enfeksiyonlar, özellikle de üst solunum yolu enfeksiyonlarının ağır seyredebileceği göz önüne alınmalı, kişi hemen doktora görünmeli ve tedavi edilmelidir.
Bu tür enfeksiyonlar kalp yetersizliği olan hastalarda kalp yetersizliğini artırır. Grip aşıları, hastayı takip eden doktorun da uygun görmesi halinde yapılmalıdır.
Kalp ve damar hastaları dumanlı ve kirli havada dışarıya olabildiğince az çıkmalıdır. Kilo aldırmayan kalorisi düşük, sebze meyve ağırlıklı, ızgara, haşlanmış ve hafif yiyecekler tüketilmelidir.”
“EN İYİ TEDAVİDEN DAHA YARARLI…”
“En iyi tedaviden daha yararlı olduğu bilinen yöntem; yaşam biçimimizi değiştirmektir” vurgusu yapan Vaiz, şunları söyledi:
“Böbrekler, kışta tuz tutan hormonlar salgılar. Bu nedenle tuz tüketimi sınırlandırılmalıdır.
Ömrü uzatan ve kalp krizini önlediği kanıtlanan tek diyet Akdeniz diyetidir. Dengeli,sağlıklı beslenmek, düzenli hareket etmek, normal kiloda kalmaya çalışmak, stresle mücadele etmek, tansiyon, şeker, kolesterol gibi ilaçları düzenli kullanmak, şekeri de az tüketmek, sigaradan ve alkolde uzak durmak bizi kalp krizinden korur.”
“KALP KRİZİ GEÇİRDİĞİNİZİ DÜŞÜNÜYORSANIZ HASTANEYE ŞAHSİ ARACINIZLA GİTMEYİN… AMBULANS ÇAĞIRIP YARDIM İSTEYİN”
Hastalara ve hasta yakınlarına bazı uyarılarda da bulunan Vaiz, kişinin kendini iyi hissetmediği ve kalp kriz geçirdiğini düşündüğü durumda hemen bir ambulans çağırıp yardım talep etmesi gerektiğini kaydetti.
Gülgün Vaiz, “Hastaların hastaneye şahsi araçlarıyla gitmesini tavsiye etmiyoruz” dedi.
Kalp krizi geçiren hastaların ilk bir saat içinde kalbinin durabileceğine dikkat çeken Vaiz, kalbi duran hastanın kalp masajıyla desteklenebileceğini, bu sayede zaman kazanılacağını, ancak hastanın sadece elektroşok cihazıyla hayata döndürülebileceğini söyledi.
Elektroşok cihazlarının sadece ambulanslarda ve hastanelerde olduğunu vurgulayan Dr. Vaiz, bazı ülkelerde, büyük alışveriş merkezlerine ve kalabalık meydanlara otomatik olarak çalışan
elektroşok cihazları yerleştirildiğine işaret etti.
“KALP KRİZİ ZAMANA KARŞI BİR YARIŞ…”
“Kalp krizi zamana karşı bir yarıştır. Hekim için en önemli olan, tıkanan damarın bir an önce açılmasıdır. İlk 2 saat bizim için önemli” diyen Gülgün Vaiz, “Müdahale uzadıkça komplikasyonlar artar. Hastanın hayat kalitesi düşer ya da hasta yaşamını kaybeder” ifadesine yer verdi.
Gülgün Vaiz sözlerini şöyle tamamladı:
“Bir kişinin kalp krizi geçirdiğini düşünüyorsanız ve hastanın bilinci açıksa ona bir tane aspirin çiğnetin. Bu, kalp krizinden ölümleri yüzde 30 oranında azaltır, çünkü aspirinin pıhtı çözücü etkisi var.”
Yorum Yazın