KTTB Koruyucu Hekimlik ve Halk Sağlığı Sorumlusu Dr. Emre Y. Vudalı, “grip enfeksiyonu ve dikkat edilmesi gereken hususları” açıkladı.
Vudalı, grip hastalığının, influenza virüsünün sebep olduğu üst solunum yollarını veya akciğeri tutabilen bulaşıcı viral bir hastalık olduğuna işaret ederek, bu hastalığın, her yıl özellikle kış aylarında salgınlara ve hatta ölümlere sebep olması nedeniyle önemli bir sağlık sorunu olduğuna dikkat çekti ve virüsleri şöyle sıraladı:
“İnfluenza virüsü:A, B ve C tiplerine ayrılmaktadır. İnfluenza A ve B virüsü yıllık mevsimsel gribe sebep olurken, influenza C virüsü daha küçük ölçekli ve hafif enfeksiyonlara sebep olmakta. İnfluenza A virüsü en yaygın grip etkeni olup hem insan hem hayvanlarda gribe sebep olmaktadir. İnfluenza A virüsü aynı zamanda kendi içinde hücre yüzeyindeki proteinlere göre subtiplere ayrılmaktadır. Bunlardan da en fazla konuşulanları domuz gribi etkeni H1N1, kuş gribi etkenleri H5N1 ve H7N9, ve standart mevsimsel grip etkeni olan H3N2 'dir.
Domuz gribi (H1N1) nedir?İnfluenza tip A/H1N1 virüsü ilk olarak 2009 yılında Kuzey Amerika'da ortaya çıkmış ve o yıl pandemiye yani kıtalar arası büyük ölçekli salgına sebep olmuştu. Ancak yaklaşık 1.5 yıl sonrasında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bu pandeminin sona erdiğini duyurdu. Son 40 yıllın en büyük pandemisi olması ve o dönemdeki belirsizlik sebebi ile dünyada büyük bir korkuya sebep olmuştu. Ancak artık A/H1N1 yıllık mevsimsel grip etkeni olarak her yıl karşımıza çıkmakta.
Domuz gribinden korkmamız gerekiyor mu? 2009 yılındaki pandemiden sonra önemini büyük ölçüde yitirmiştir. Artık her yıl kış aylarında görülen grip hastalığının sadece bir subtipi olması dışında önem arz etmemekte.
Gribin belirtileri: Grip hastalığında ateş, baş ağrısı, eklem ve kas ağrısı, nefes darlığı, yorgunluk hissi, akan ya da dolu burun, hapşırma ve boğaz ağrısı belirtileri görülmekte.
Gribin seyri ve bulaşıcılığı: Virüs solunum yolu ile vücuda girdikten yaklaşık 1-4 gün, ortalama 2 günde hastalık şikayetleri başlar. Komplikasyonsuz (ek hastalık) gripte hastalık süresi 3-7 gün sürmekte, ancak öksürük ve kas ağrısı 2 haftaya kadar devam edebilmektedir.
Soğuk algınlığı, nezle ve gripte antibiyotik kullanmalı mıyız?Hayır. Bu hastalıkların etkenleri virüs olduğu için antibiyotiklerin tedavi üzerinde etkisi yoktur. Ancak çoğu zaman hastaların kendi kendilerine, doktora başvurmadan yada yanlış tanı almaları sebebi ile antibiyotik kullanılmakta.
Ancak eğer grip hastalığı sırasında komplikasyon (sinüzit, otit, zatüre) gelişirse mutlaka antibiyotik tedavisi başlamak gerekir. Bu sebepten dolayı eğer gripte iyileşme beklerken hastalıkta kötüye ilerleme olursa mutlaka doktora başvurulması gerekir.
Grip aşısı yapmalı mıyım ? Tekrar grip olur muyum ?Her yıl hazırlanan grip aşısı bir önceki senedeki dolaşan influenzasubtiplerine göre hazırlanmaktadır. Ülkemizdeki grip aşısı da A/H1N1, A/H3N2 ve influenza B'ye karşı bağışıklama kazandırmaktadır. Ancak akılda tutulmalıdır ki bu virüs hızlı bir şekilde mutasyon yani değişim geçirdiği için yine bu influenzasubtiplerinden hastalık oluşabilmekte. Hastalığın seyrinin hafiflettiği ve özellikli hasta grubunda ölüm oranını azalttığı dünyada yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Yapılan bir grip aşısı sağlıklı bir kişiyi yaklaşık bir yıl korumaktadır, bu sebepten her yıl tekrarlanması gerekmektedir. Ancak yumurta alerjisi olan kişilere aşı yapmamalıdır.”
Vudalı, Dünya Sağlık Örgütünün önerisine göre 6 aylık ve üzeri yaştaki herkese aşı yapılması gerektiğini, ancak riskli gruptaki kişilere öncelik tanınmasının önemine işaret ederek, risk grubundaki kişileri şöyle sıraladı:
“50 yaş ve üzerindekiler,Huzur evinde kalan veya kronik bakım verilen bir sağlık ünitesinde kalan her yaştan kişiler,Kronik akciğer ve kalp hastaları,Uzun süreli aspirin tedavisi verilen 6 aylık-18 yaş arası çocuklar,Kronik böbrek hastalığı olanlar,Şeker hastalığı olanlar,Bağışıklık sisteminde yetersizlik veya baskılanma durumu olan hastalar (kanser hastaları, AIDS olanlar, organ nakli yapılmış olanlar, steroid alanlar, kemoterapi ya da radyoterapi uygulananlar), Gebeler,Doktorlar, hemşireler ve hastanede çalışan diğer personel,Huzurevi ve kronik bakım veren sağlık ünitelerinde çalışanlar,Yüksek riskli kişiler (Organ nakli yapılmış hastalar..vb) ile aynı evde yaşayanlar.”
Vudalı, grip aşısının her yıl Ekim ayında önerildiğini, ancak eğer aşı yapılmadıysa en kısa sürede aşı olunmasını tavsiye ederek, aşı yapıldıktan sonra 14 gün içerisinde hastalıktan korumaya başlandığını ifade etti.
Gribin tedavisinin olduğunu ancak sadece riskli gruptaki kişilere tedavi başlandığını ifade eden Vudalı, “65 yaş üstü, kronik hastalığı olanlar (astım, kalp hastalığı ve şeker hastalığı) veya gebe olanlarda yüksek risk sebebi ile tedaviye hemen başlanmalıdır. Eğer 65 yaş üstünde veya ek hastalığınız mevcutsa tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz” dedi.
Gribin bulaşmasının bazı önlemlerle virüsün toplum içerisindeki sirkülasyonunun sınırlandırılabileceğini belirten Vudalı, örnek olarak hasta kişi ile yakın temastan kaçınmak (öpüşmek, tokalaşmak), öksürürken ve hapşırırken ağızı mendil ile kapatmak, kalabalık ortamlardan uzak durmak, hastalık durumunda okulla veya iş yerine gitmemek, elleri sık sık sabun ve su ile yıkamak, eller ile yüze dokunmamanın gösterilebildiğini kaydetti.
Yorum Yazın