Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Almanya’nın başkent Berlin’de, Türk gazetecilere, Kıbrıs meselesine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Başkent Berlin’de BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in ev sahipliğinde 25 Kasım’da yapılan gayriresmi üçlü Kıbrıs görüşmelerine ilişkin Kalın, şunları kaydetti:
“Bizim baştan beri Kıbrıs konusundaki yaklaşımımız bir kere ucu açık müzakerelerin netice vermeyeceği şeklinde. Görüşmeler en son Crans-Montana’da yapılmıştı. Orada bizim ve Kıbrıs Türk tarafının verdiği katkıyı herkes biliyor. BM tarafı da gayet iyi biliyor. Rum tarafının bu konuda uzlaşmaz bir tavır içinde olduğunu kendileri de ifade ediyorlar. Bundan sonra yapılacak bir müzakere, toplantı, yol haritası mutlaka ucu açık olmayan, kademeli ama parametreleri belli; yani hangi ilkelere bağlı olduğu son derece açık net bir şekilde ortaya konmuş bir müzakere süreci olmak durumunda.”
Kalın, yine aynı şeyleri konuşup zaman kaybetmekten başka bir sonuca varılmasının mümkün olmadığını belirterek, “Burada iki toplumun da eşit haklara sahip olduğu bir yapının kurulması, Kıbrıs Türklerinin de adanın eşit sakinleri olarak muamele göreceği, siyasi haklarını, ekonomik haklarını kullanabileceği bir çerçeveyi esas almak durumundayız. Bizim bakış açımız bu. Bunun dışındaki alternatifleri kabul etmemiz elbette mümkün değil.” diye konuştu.
Kıbrıs meselesinin çözümü için Türkiye’nin bugüne kadar çok adımlar attığını ve gayret sarf ettiğini anımsatan Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Buradan çıkartılacak önemli dersler var. Kıbrıs meselesi çözülmediği zaman Doğu Akdeniz, oradaki doğal rezervler sorun olmaya devam ediyor. Ama maalesef AB ülkeleri bu konuda tarafsız ve yapıcı bir tutum almak yerine Rum tarafını tutarak, işte ‘o bir üye ülke’ diyerek, burada sürece katkı vermeyen bir tutum sergiliyorlar. Ama biz tabii ki Kıbrıs sorununun çözümü için eğer şartlar uygunsa, çerçeve doğru bir şekilde ortaya konulmuşsa böyle bir çabanın içinde oluruz ve bunu destekleriz, BM çerçevesi ya da şemsiyesi altında yürütülecek bu çalışmalara. Ama dediğim gibi birinci ilkemiz bizim burada Kıbrıs Türkü’nün hakkını, hukukunu koruyacak, onların ekonomik siyasi menfaatlerini garanti altına alacak bir yapının temin edilmesi, tesis edilmesi, bunun dışında bir alternatifin masaya getirilmemesidir.”
Yorum Yazın