Kısırlık dünya çapında milyonlarca çifti etkilemesine rağmen, hava kirliliğinin etkisi üzerine nispeten az araştırma yapıldı. Kirli havanın erken doğum ve düşük doğum ağırlığı dahil olmak üzere hamilelikteki riskleri artırdığı zaten biliniyordu, ancak sperm ve yumurta üretimine etkileri daha önce ortaya konulmamıştı.
"Sigara içmek kadar kötü"
Peking Üniversitesi Hastanesi’nden Dr. Qin Li, anne- babaların hava kirliliği konusunda endişelenmeleri gerektiğini belirterek, "Çok sayıda çalışma, hava kirliliğinin birçok olumsuz gebelik olayı ile ilişkili olduğunu gösterdi. Yüksek nitrojen dioksit seviyeleri, düşük yapma riskini artırmada sigara içmek kadar kötüdür ve plasentaların fetal tarafında kirlilik partikülleri bulunmuştur” ifadelerini kullandı.
Li ve meslektaşları, “İncelenen çiftlerin yaklaşık yüzde 30'unun açıklanamayan kısırlığa sahip olduğunu" belirterek bu durumun orta ve yüksek hava kirliliğinden maruz kalmanın bir sonucu olabileceğini söyledi.
Kısırlık riski yüzde 20'den fazla artıyor
Araştırmacılar, bir yılda metreküp başına 10 mikrogram daha yüksek olan küçük partikül kirliliğine maruz kalan kadınların yüzde 20 daha fazla kısırlık riski taşıdığını buldu. Çinli çiftler yaşadığı kentlerindeki ortalama kirlilik seviyesi 57µg / m3 olarak ölçüdü. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası’nın 2018’de yayımladığı rapora göre ise İstanbul’un en kirli havası Şirinevler semtinde tespit edildi ve kirlilik seviyesi 44µg/m3 olarak belirtildi.
Çin’de yapılan araştırmanın sonuçları ayrıca, 12 aylık denemeden sonra hamile kalmayan kadınların oranının bir yılda yüzde 15'ten yüzde 26'ya yükseldiğini gösterdi. Araştırmacılar yaş, kilo, gelir, sigara, alkol ve egzersiz seviyeleri gibi diğer faktörleri de hesaba kattı.
ABD’de 600 kadın üzerinde yapılan diğer çalışmada ise hava kirliliğinin yumurtalıklardaki daha az sayıda olgunlaşan yumurta ile ilişkili olduğu keşfedildi.
Politika yapıcılara çağrı
Konuyu ilişkin Guardian’a yorum yapan İskoçya’daki Edinburg Üniversitesi’nden Tom Clemens, “Hava kirliliği nedeniyle insanlar zarar görürken, harekete geçmesi gereken hükümetlerdir. Vurgu bireylerde değil, politika yapıcılarda olmalıdır. Yüksek kirliliğe sahip yerlerde hava filtreleme sistemleri ve toplu taşıma araçlarını kullanmak gibi bireylerin maruziyeti azaltmak için kesinlikle atabilecekleri adımlar olsa da, bunların uzun vadeli faydalarla sonuçlanması olası değildir. Bunlar, sosyo- ekonomik kısıtlamalar nedeniyle birçok insan için gerçekçi değil" ifadelerini kullandı.
Yorum Yazın