İlk sözü alan TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kıbrıs etrafında doğalgaz ve petrol rezervlerinin nasıl çıkarılacağı konusunda ne yapılacağı ile ilgili bir görüşme gerçekleştirdiklerini ifade ederek, atılan tek taraflı adımlara yönelik nelerin yapılacağını ve bazı ülkelerin yaptığı temaslara karşı Kıbrıs Türk tarafının ve Türkiye halkının çıkarlarının nasıl korunacağının değerlendirildiğini kaydetti.
Çavuşoğlu açıklamasında, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in raporuyla ilgili de konuşarak, raporda herhangi bir devlet veya çözüm modelinin dayatılmamasının önemli olduğu kaydedildi.
“Laf olsun diye müzakerenin anlamı yok”
Çavuşoğlu sözlerine şöyle devam etti:
“Yıllardır iyi niyetle sürdürdüğümüz müzakerelere Rum tarafı iyi niyetle yanaşmadı. Laf olsun diye müzakereye başlamanın anlamı yok. Yeniden bir başarısızlığı kimse kaldıramaz. Bir müzakereye başlamadan önce, hiçbir alternatifi dışlamıyoruz. Neyi müzakere edeceğimizi ve bu müzakerenin nasıl bir çerçevede olacağını görüşüp, bir mutabakat sağlamamız lazım. Bu süreçte KKTC ile yakın işbirliği içindeyiz. Atılacak her adımdan önce arkadaşlar TC’ye geliyor ya da biz adaya gidiyoruz. Bundan sonraki süreçte de uyum ve yakın işbirliği devam edecek. Doğu Akdeniz’de KKTC ve TC’nin hakları bakımından atılacak tek taraflı adımları engellediğimiz gibi bundan sonra da platformla gerekli adımları atacağız. Bunların zamanlamasını da ele aldık. Biz bu Kıbrıs adası etrafındaki rezervlerde her iki halkın da hakkı olduğunu söylüyoruz. Tek taraflı adımlara karşıyız ve KT ile TC halkının menfaatlerini koruyacağız. Kalıcı bir çözüm ve barış istiyoruz. Bundan sonraki süreçte de çözüm için üzerimize düşeni yapacağız.”
“Görüşme Rum tarafını tanıdığımız anlamına gelmez”
Öte yandan bir basın mensubunun Çavuşoğlu’nun Anastasiadis’le görüşmesi ile ilgili sorduğu soru üzerine Çavuşoğlu, yeni bir müzakereye başlamadan önce tüm taraflarla görüşerek nasıl bir müzakere yapılacağının belirlenmesi gerektiğini ve New York’ta garantör ülke dışişleri bakanları olarak bir araya geldiklerini ve bu konuyu konuştuklarını kaydetti.
Çavuşoğlu şunları ifade etti:
“Rum tarafıyla gayri resmi olarak görüşüyoruz. Bu Rum tarafını tanıdığımız anlamına gelmez. Crans Montana’da da görüşme yaptık onun talebiyle. Kiprianu ile İstanbul’da bir araya geldik. Müzakerenin başlaması için neye ihtiyaç duyduğumuzu konuştuk. Türkiye olarak hiç kimseye hesap vermek zorunda değiliz.
“Küçük bir grubun Türkiye’ye yönelik tavrını biliyoruz”
Kıbrıs konusu bizim ortak davamızdır. Attığımız her adımı KKTC yönetimi ile istişare ederek birlikte aldığımız kararlarla yapıyoruz. Bu tür temasları yapacağımızı, adaya yapılan iki ziyarette de gündeme getirdiğimizde, hükümet yetkilileri ve CB ile parti başkanlarının olduğu ortamda oybirliği ile başladık. KKTC yönetiminden ayrı hiçbir adım atmıyoruz. Anavatan-yavruvatan. Kıbrıs davası ortak davamız. Küçük bir grubun Türkiye’ye yönelik tavrını biliyoruz. Bunların kimler tarafından finanse edildiği ve kime hizmet ettiği biliniyor.”
Özersay: Ortak vizyon ve hedef olmak zorundadır
Basın toplantısında konuşan Dışişleri Bakanı Kudret Özersay ise, Türkiye halkının KKTC halkının yanında olduğunu görmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Kıbrıs sorunu ve adanın geleceğiyle ilgili olarak farklı alt başlıklarda istişarelerde bulunduklarını kaydetti.
Özersay, Guterres’in raporuyla ilgilide açıklamalarda bulunarak, Genel Sekreter’in Kıbrıs sorunuyla ilgili koyduğu taslağa bakıldığı zaman, gerçekçi bir değerlendirme içerdiğini gördüklerini ve Kıbrıs’ta her iki tarafın da neyi müzakere edeceğini kendi aralarında diyalog yoluyla anlaşmalarının önemine vurgu yapıldığını belirtti.
Özersay, ortak vizyon ve hedef olmasının gerekliliğine de işaret ederek, Genel Sekreter’in de bunun altını çizmesinin, müzakere edebilmenin şartlarına dikkat çekmesinin gerçekçi bir yaklaşım olduğunu kaydetti.
“KKTC muhatap olmasaydı ben burada olmazdım”
Özersay, Çavşoğlu’nun Anastasiadis’le görüşmesine yönelik ise şu açıklamalarda bulundu:
“KKTC muhatap olmasaydı ben burada olmazdım. Bakan KKTC’ye gelip, hükümet yetkilileri ile bu toplantıları yapmazdı. Dolayısıyla, böyle bir sorunun ve sıkıntının olduğu kanaatinde değilim. Kıbrıs’ta yapılan toplantılarda biz farklı kesimler ile yaratıcı bazı düşüncelerin olabileceği konusunda hepimiz hemfikir kalmıştık. Bunun doğrultusunda ona uygun hareket ederek temaslar yapıldı. Bu temaslar devam edecek. Hukuki duruşumuzu ve tezlerimizi bir kenara bırakmaksızın, gayri resmi diyalog kapısı her türlü sorunun çözümünde gereklidir. Böyle bir tartışma başlatmak, KKTC ile TC arasındaki ilişkiler açısından bize zarar getirir.”
Yorum Yazın