Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Dr. Yağmur Ekenoğlu, AIDS ile ilgili bilgiler vererek, günümüzün en büyük salgın ve bulaşıcı hastalıkları arasında en çok korkulan hastalık olan AIDS’in, dünya genelinde en önemli halk sağlığı sorunlarından birisi olduğuna dikkat çekti.
Ekenoğlu, edinilmiş bağışıklık yetmezliği sendromu (Acquired Immunodeficiency Syndrome) yani AIDS’i, İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsünün (HIV) neden olduğu bağışıklık sistemi hastalığı olarak tanımladı. Ekenoğlu, HIV’ın bağışıklık sistemini hedef aldığını, vücudun savunma sistemlerini enfeksiyonlara ve bazı kanser türlerine karşı hassas hale getirdiğini belirterek, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ), 1994 yılında HIV enfeksiyonları ve AIDS’e karşı yürütülen çabalara olan destek, katılım ve işbirliğine küresel çapta dikkat çekmek amacıyla 1 Aralık gününü Dünya AIDS Günü olarak ilan ettiğini söyledi.
“Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünyada 36.7 milyon kişi HIV ile enfektedir. Bugüne kadar 35 milyondan fazla kişi HIV nedeniyle hayatını kaybetmiştir” diyen Ekenoğlu, HIV enfeksiyonu için henüz bir tedavinin olmadığını, etkin antiretroviral (ARV) ilaçlar ile virüsün kontrol altına alınabildiğini ve bulaşmanın önlenerek HIV pozitif bireylerin sağlıklı, uzun ve üretken bir yaşam sürdürebildiğini dile getirdi. Erken tanı ve tedavinin önemine değinen Ekenoğlu, şüphe hissedilen risk durumlarında vakit kaybetmeden test yaptırmaktan ve doktora danışmaktan çekinilmemesi gerektiğini söyledi. Ekenoğlu, HIV enfeksiyonu saptanan kişilerin isimlerinin gizli tutulduğunu ve hastalıktan korunmak için mutlaka korunma yollarının öğrenilmesi gerektiğini belirtti.
Ekenoğlu, HIV’ın kan, anne sütü, meni vb sekresyonlar gibi enfekte kişilerin vücut sıvılarıyla bulaşabileceğini, HIV-pozitif olan bir annenin, virüsünün bebeğine gebelik sürecinde, doğum veya emzirme sırasında bulaştırabileceğini belirterek, öpüşme, kucaklaşma, el sıkışma veya kişisel eşyalar, yiyecek, su paylaşımı gibi olağan günlük temaslarla HIV’ın bulaşmadığını ifade etti.
Ekenoğlu: Bireyleri HIV riski altına sokan davranış ve koşulları şöyle sıraladı:
•Korunmasız cinsel ilişki ve birden fazla partnerle olunması
•Kontamine iğne, enjektör ve diğer enjeksiyon ekipmanlarını kullanımı veya paylaşılması
•Güvenli olmayan kan, doku veya organ nakli
•Steril olmayan dövme, piercing ve akupunktur gereçlerinin kullanılması
•Sağlık çalışanlarının kontamine iğne veya kesici, delici bir aletle yaralanması.
Ekenoğlu, HIV enfeksiyonunun en gelişmiş aşaması olan AIDS’in bireye bağlı olarak gelişmesinin 2 ile 15 yıl arasında zaman alabildiğini, HIV’ın erken saptanmasının önemli olduğunu belirterek, erken tanıyı, kişinin hastalığı ilerlemeden uygun tedavinin başlanması ve hastalığının toplumda başka bireylere bulaştırılmasının engellenmesi olarak tanımladı.
HIV Testi Yapılması Gereken Durumlar
• Damar içi ilaç bağımlılığı ve ortak şırınga kullanımı
• HIV-pozitif kişi ile cinsel ilişki
• HIV’in yüksek oranda görüldüğü bölgelere seyahat etmiş ya da orada yaşamış olmak
• Şüpheli ekipman ile yaralanma durumunda
• Gebeler (en erken dönemde)
• Cinsel saldırıya maruz kalma
• Evlilik öncesi
• Tüberküloz, cinsel yolla bulaşan enfeksiyon tanısı konmuş kişiler
“HIV ve AIDS’e karşı mücadelede özellikle ilk yıllarda karamsarlıklar yaşanmış olsa da, bugün HIV enfeksiyonları kronik bir hastalık olarak sınıflandırılmakta ve hasta bireyler yaşamlarını önemli ölçüde bir kısıtlama olmaksızın sürdürebilmektedir” diyen Ekenoğlu, HIV enfeksiyonunun önlenebildiğini, önlemede en önemli yaklaşımın, yüksek riskli davranışlardan kaçınmak ve koruyucu önlemler almak olduğunu belirtti.
Yorum Yazın