İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökhan Yolasığmaz tarafından darbe girişiminde Hadımköy General Kani Akman kışlası ve cezaevinde meydana gelen ve aynı kışlada görevli subay, astsubay, uzman çavuş ve erler ile Kara Harp Akademileri Komutanlığında kursiyer subay olan askerlerin iştirak ettikleri eylemlere ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı.
İddianamede, dönemin Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu "müşteki", Albay Mehmet Yorgancı, Yarbay Mehmet Erol, Kurmay Binbaşı Erhan Savur, Binbaşı Fatih Irmak, öğrenci yüzbaşılar Kenan Keskin ve Münür Sözen, Üsteğmen Arif Yıldırım, astsubaylar Eyüp Karahan, Okan Şentürk ve Soner Polat, Uzman Çavuş Ahmet Çakır ile 51 er ve erbaş "şüpheli" sıfatıyla yer aldı.
İddianamede, ana darbe davasının sanığı Kurmay Albay Ahmet Zeki Gerehan'ın darbe toplantısında alınan karar doğrultusunda şüpheli Binbaşı Erhan Savur ile şüpheli yüzbaşılar Münür Sözen ve Kenan Keskin'e darbe girişimi kapsamında Hadımköy Askeri Cezaevi Müdürlüğünün emir ve komutasını almaları emrini verdiği kaydedildi.
Yine ana darbe davasının sanıklarından Tuğgeneral Eyüp Gürler'in saat 20.00 sıralarında Hadımköy Askeri Kışlası Komutanı olan şüpheli Albay Mehmet Yorgancı'yı arayarak, askeri cezaevine konulacak kişiler olduğunu, müşteki Harp Akademiler Komutanı Korgenerel Tahir Bekiroğlu'nun derdest edilerek cezaevine getirileceğini, cezaevinin emniyetinin sağlanmasını ve gerekli hazırlıkların yapılmasını, kimseye de bir şey söylenmemesini emrettiği belirtilen iddianamede, şüpheli Yorgancı'nın da bu görüşmeden sonra Hadımköy Kışlası'nda Hava Savunma Tabur Komutanı olan şüpheli Yarbay Mehmet Erol'u arayarak, bir batarya ile cezaevinin güvenliğini sağlamasını ve gerekli hazırlıkları yapmasını söylediği anlatıldı.
Şüpheli Mehmet Erol'un saat 21.25 sıralarında Hadımköy Kışlası'nda nöbetçi olan şüpheli Üsteğmen Arif Yıldırım'ı arayarak, müşteki Bekiroğlu'nun derdest edilerek askeri cezaevine getirileceği için personelin nizamiyeye gönderilmesi, bir uzman çavuşla emniyeti sağlaması, gerekli hazırlıkları yapması ve cezaevi ile irtibata geçmesi emrini verdiği aktarılan iddianamede, "Şüpheli Albay Mehmet Yorgancı, tanıklık yapan Cezaevi Müdür Vekili Albay Bahadır Selvi'yi arayarak, cezaevine birilerinin getirildiğini, cezaevinde emniyetin olup olmadığını, subay olup olmadığını sormuştur. Selvi de cezaevinde emniyetin olduğunu ve nöbetçi subayın bulunduğunu bildirerek, neden bu soruları yönelttiğini Yorgancı'ya sormuştur. Şüpheli Yorgancı, ısrarla sorulan sorulara yanıt vermeyerek tanığa 'Senin bilmediğin şeyler var, ben de yoldayım, kimseye haber verme, komutanlarına haber verme.' şeklinde ikazda bulunmakla yetinmiştir."
- Şüpheli komutan Taşdeler müştekiyi aramış
Şüpheliler; Okan Şentürk ve Eyüp Karahan ile Fatih Irmak'ın müşteki Korgeneral Tahir Bekiroğlu'nun konutuna gittikleri belirtilen iddianamede, kapıya çıkan Bekiroğlu'na şüpheli Fatih Irmak'ın sert bir ses tonu ile "Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Hulusi Akar'ın emriyle 'Yurtta Sulh Konseyi' ülke yönetimine el koymuştur." dediği aktarıldı. İddianamede, müşteki Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu'nun derdest edilerek cezeevine götürülüşü şu şekilde anlatıldı:
''Müştekinin 'Darbe mi oldu?' şeklindeki sorusuna şüpheli Fatih Irmak 'Evet komutanım, darbe oldu.' şeklinde karşılık vermiştir. Müşteki, bu konuda emir olup olmadığını sormuş, şüpheli Fatih Irmak da emrin Albay Uzay Şahin'den alındığını bildirmiştir. Devamında şüpheli Fatih Irmak müştekiye emredici bir üslupla kıyafetlerini giymesini, kendisini Hadımköy Askeri Cezaevi'ne götüreceklerini bildirmiştir.
Müşteki ikametinde hazırlandığı esnada şüpheli Fatih Irmak tarafından yakından takip edilmiştir. Şüpheliler müştekiyi de alarak saat 21.30'da Hadımköy askeri cezaevine gitmek üzere akademiden hareket etmişlerdir. İntikal halindeyken suç tarihinde Harp Akademileri Kurmay Başkanı olan Tümgeneral Hasan Nevzat Taşdeler müştekinin makam telefonunu aramış, müştekinin konuşmak istememesi üzerine telefon ile konuşan şüpheli Fatih Irmak müştekiye kendisinin sıkıyönetim direktifinin eki olan sözde atama emri ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı emrine atandığını söylemiştir."
ŞÜPHELİ SUBAYLAR YANLIŞ CEZAEVİNE GİTMİŞ
Hadımköy Cezaevi'ni kontrol altında tutmakla görevlendirilen şüpheliler Binbaşı Erhan Savur ile yüzbaşılar Kenan Keskin ve Münür Sözen'in, Hadımköy Kışlası yerine yanlışlıkla Hasdal Kışlası'na gittikleri anlatılan iddianamede, şüpheli Mehmet Yorgancı telefon görüşmesinde şüpheli Erhan Savur'un Hasdal Kışlası'nda olduğunu öğrenmesi üzerine yanlış yerde olduklarını ve Hadımköy Kışlası'na gelmeleri gerektiğini söylediği belirtildi.
Müşteki Bekiroğlu'nu Hadımköy Kışlası'na getiren şüphelilerin, Mehmet Erol ve Arif Yıldırım ile tanık Başçavuş Ümit Koyuncu'nun yanına giderek, ''Başçavuşum TSK yönetime el koydu, kapıları aç emir veriyorum." diyerek tutukluların geleceğini ve cezaevi kapısını açmasını söyledikleri belirtilen iddianamede, Koyuncu'nun böyle bir şeyin mümkün olmadığını, cezaevi müdürü ve savcısını araması gerektiğini aktardığı kaydedildi.
İddianamede, Koyuncu'nun telefon ile durumu aktardığı Askeri Cezaevi Müdür Vekili Bahadır Selvi'nin olaydan haberi olmadığını, nöbetçi savcıyı arayarak durumu öğreneceğini ve kendisine döneceğini, bu zamana kadar kapıyı açmamasını emrettiği vurgulandı.
"TÜMEN KOMUTANINA SÖYLEME"
Bu esnada şüpheli Mehmet Yorgancı'nın telefonla Bahadır Selvi'ye "Bahadır, tutuklular gelecek, burayı açtırmanız lazım fakat Tümen Komutanı Kemal Başak'a söyleme." dediği anlatılan iddianamede, ''Bu konuşmadan bir süre sonra şüpheli Mehmet Yorgancı, Koyuncu'ya 'Ya Ümit Başçavuş gelenler var, sen şu kapıyı açtır.' diyerek kapının açılmasını istemiştir. Başçavuş Koyuncu'nun 'Savcım var, amirim var, açtıramam.' şeklinde karşılık vermesi üzerine şüpheli Mehmet Yorgancı 'Sen nasıl adamsın, ne laf anlamaz birisin? 1. Ordu Harekat Başkanı Eyüp Paşa aradı diyorum kapıyı aç.' şeklinde tepki göstererek, ısrarcı olmuştur.'' denildi.
İddianamede müşteki Bekiroğlu'nun getirilmesinin ardından yaşanan diyaloglar şu şekilde yer aldı:
"Şüpheli Binbaşı Fatih Irmak, tanık Başçavuş Koyuncu'nun yanına gelerek 'Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koydu, cezaevi bölümünü aç, komutanı içeriye kapat.' şeklinde talepte bulunmuştur. Koyuncu, böyle bir şey yapamayacağını bildirmiştir. Bu sırada Koyuncu, tekrar Selvi'yi arayarak, darbe olduğunu söylediklerini, Akademi Komutanı'nı cezaevine koymak istediklerini bildirmiştir. Tanık Selvi de tutuklama müzekkeresi olup olmadığını, savcının imzalayıp imzalamadığını sormuştur. Olumsuz cevap alması üzerine tanık Ümit Koyuncu'ya müştekinin cezaevine alınmaması emrini vererek, nöbetçi savcıyı arayacağını söylemiştir. Bu sırada şüpheli Fatih Irmak, telefonu Koyuncu'dan alarak tanık Bahadır Selvi'ye 'Komutanım Genelkurmay Başkanı'nın emri ile TSK yönetime el koydu, kapama işlemi yapmamız lazım, emirlere uyun, buraya gelin.' şeklinde söylemde bulunmuştur. Selvi de gelmeyeceğini ve kanun ne diyor ise o işlemin yapılacağını söylemiştir.''
ANAHTARLARI SAKLADI, YERİNİ ŞÜPHELİLERE SÖYLEMEYEREK YÖN DEĞİŞTİRDİ
Müşteki Bekiroğlu'nun, Koyuncu tarafından cezaevine değil, dinlenme salonuna alındığını anlatılan iddianamede, şüphelilerin Koyuncu'ya "Bak sıkıyönetim kanunları var, kapıları açman lazım, bizim emirlerimizi dinlemek zorundasın." şeklinde ısrar ettiği ve baskı yapmaya çalıştıkları anlatılan iddianamede, şüphelilerin, Koyuncu'yu kovmaya çalıştığı kaydedildi. Koyuncu'nun bu sırada cezaevinin anahtarlarını saklaması için cezaevi santralinde nöbetçi olan tanık er M.K'ya emir verdiği, tanık M.K'nin da odanın anahtarı ile cezaevinin anahtarlarını çekmeceden alarak üzerinde sakladığı aktarıldı.
Şüpheliler tarafından tanık er M.K'nin dışarı çıkarılmasına engel olan Koyuncu'nun, tanık ere santrale geçmesi ve kapıyı içeriden kilitlemesi emrini verdiği belirtilen iddianamede, şüpheli Erhan Savur'un cezaevi idari kısmında açık olan televizyonda darbe girişimine ilişkin haberlerin verildiğini fark etmesi üzerine televizyonun alıcısını söktüğü vurgulandı.
İddianamede, "Şüpheli Erhan Savur, tanık er M.K'ye cezaevinin anahtarlarının nerede olduğunu sormuştur. Er ise anahtarların kendisinde olmadığını, güvenlik subayının ise ne şekilde muhafaza ettiğini bilmediğini belirtmiştir. Bunun üzerine şüpheli Erhan Savur, cezaevi kapısını kontrol etmiş, kapıyı kırmak için keser aramış ve 'Anahtarları nerede saklıyorlar, yedekleri olsa da açsak.' şeklinde bir cümle sarf etmiştir." denildi.
Müşteki Tahir Bekiroğlu'nun sabah 07.00 sıralarında tanık Koyuncu'dan darbe girişiminin başarısız olduğunu öğrendiği anlatılan iddianamede, "Darbenin başarısız olmasının ardından sabaha kadar cezaevi nizamiyesinde darbeciler tarafından bekletilen Korgeneral Bekiroğlu'nun, Başçavuş Koyuncu'nun söylemlerinden cesaret alarak, kendisini rehin alan emir subayı ve astsubaylara, 'Yürüyün birliğe dönüyoruz.' dediği, onların da kalkışmanın başarısız olduğunu anladıklarından başlarını eğerek emre uydukları belirtildi.
İddianamede, Bekiroğlu ve beraberindeki şüphelilerin darbe girişimi başarısız olunca sabah saatlerinde Harp Akademileri Komutanlığı'na geldikleri anlatılarak, müşteki Bekiroğlu'nun burada şikayetçi olduğu şüphelileri polise teslim ederek, gözaltına aldırdığı aktarıldı.
18. Ä°DDÄ°ANAMEDEKÄ° CEZA Ä°STEMLERÄ°
FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 18. iddianame, Başsavcıvekili İsmal Uçar tarafından onaylanarak İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. Mahkeme heyetinin, 15 gün içerisinde incelemesini tamamlayarak, iddianamenin kabulü veya reddi yönünde karar vermesi bekleniyor. İddianamenin kabulü halinde şüpheliler, ilerleyen günlerde hakim karşısına çıkacak.
İddianamede, 11'i rütbeli 62 şüpheli asker hakkında "TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" ve "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan da 7 yıl altışar aydan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
İddianamede, müşteki Bekiroğlu'nun derdest edilmesi eylemiyle ilgili rütbeli tutuklu 11 şüphelinin "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma'' suçundan 12 yıl altışar aydan 15'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
Yorum Yazın