Gazete, dün Alpha kanalında bir programa konuk olan Mavroyannis’in “Kıbrıs sorunundaki şu anki vaziyet aynı zamanda BM Genel Sekreterinin Kıbrıs geçici özel danışmanı Jane Holl Lute’un BM Genel Kurulu ışığında Kıbrıs’ta gerçekleştirdiği görüşmelerin ardından meydana gelen puslu manzarada atılacak bir sonraki adımlara” değindiğini de iletti.
“MARAŞ KONUSUNDA GENİŞ PLANLAMALAR” İDDİASI
Gazeteye göre Mavroyannis, Maraş konusunda ise şu iddialarda bulundu:
“Bu ne yazık ki Türkiye’nin spesifik bir politikasıdır ve bu yalnızca kapalı kentle alakalı değildir. Bu limanın kuzeyindeki Karaolos (Karakol) bölgesi aynı zamanda Apostolos Varnavas ile Salamina (Salamis) ve doğudaki bölgeye kadar uzanan bir üçgenle alakalıdır. Türk iş insanlarıyla işbirliği içerisinde bunu geliştirmek istiyorlar ve bu yüzden de bölgenin sahilini kullanmak istiyorlar. Kruvazör gemilerini karşılayacak olan bir liman, marina ve Boğaz’da (İskele Boğazı) ticari bir limanla ilgili düşünceleri vardır. Yalnızca kapalı kenti içine almayan geniş bir planlama vardır.”
Mavroyannis sözlerinin devamında “Türklerin bu planların ne zaman ve ne derece uygulanacağının, kendilerinin ve uluslararası toplumun vereceği tepkilere bağlı olacağını” da ileri sürdü.
“MONT PELERİN 3 TİPİNDE BEŞ TARAFLI BİR KONFERANS” İDDİASI
Gazeteye göre, Kıbrıs sorununda atılacak sonraki adımlar konusunda ise Mavroyannis “referans şartlarında anlaşma olmadıkça, ilginin artık BM Genel Kurul toplantısına kaydığını” söyledi.
Mavroyannis, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in BM Genel Kurulu toplantısı çerçevesinde Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ve Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson ile ayrı ayrı yapacağı görüşmelerin, Guterres’e, iki liderle üçlü bir görüşme yapılması konusunda koşulların karşılanıp karşılanmadığını tespit etmesine yardımcı olacağını da ifade etti.
Mavroyannis “bunun akabinde muhtemelen Mont Pelerin 3’te olduğu gibi büyükelçiler, diplomatlar veya teknokratların katılımıyla gayri resmi bir konferansa ilişkin karar alınabileceğini” iddia etti.
Önceden belirlenen süreç konusunda ise Mavroyannis, kendi akıllarında, aylardan bu yana başlayan süreçle ilgili bir gelişmeler silsilesi bulunduğunu söyledi.
“Liderlerin geçtiğimiz ağustos ayında bir araya geldiğini ve müzakerenin devamına ilişkin temelin üç şey olacağı konusunda prensipte anlaştıklarını” öne süren Mavroyannis, bunları; 2014 yılının Şubat ayındaki ortak açıklama, görüş birlikleri ve Guterres çerçevesi olarak sıraladı.
“Lute’un bu karşılıklı anlayışı mühürlemesi bekleniyordu, akabinde ise BM Genel Sekreterinin liderlerle olan görüşmesine gidilecekti” ifadelerini kullanan Mavroyannis, devamla “bahse konu karşılıklı anlayışın bu görüşmede teyit edilmiş olacağını ve prosedürel seviyede, Crans Montana tipinde gayri resmi bir konferansın ilan edileceğini” savundu.
REFERANS ŞARTLARI
Mavroyannis açıklamalarında, BM Genel Sekreterinin Kıbrıs geçici özel danışmanı Jane Holl Lute’un geçtiğimiz hafta adada gerçekleştirdiği temaslarına da değinerek, “Kıbrıs Türk tarafının yılbaşı ağacı mantığıyla hareket ettiğini ve referans şartları ağacına çeşitli süsler eklediğini” iddia etti.
“Kendilerinin üç unsura atıfta bulunmakla ilgili basit bir yaklaşıma sahip oldukları konusunda, liderlerin sahip olduğu karşılıklı anlayış tarafından yönlendirildiklerini, Kıbrıs Türk tarafından ise bunun tam aksinin gözlemlendiğini” iddia eden Mavroyannis, devamla “(Kıbrıs Türk tarafının) sürekli bir kısım maddeler ve konular ekleme çabası ile son iki yıldır tekrarladıkları hikayeyi iletme çabasıyla ilgili” iddialarda bulundu.
Mavroyannis devamla “şöyle ki, müzakere yapabilmemiz için, en başından Kıbrıs Türk tarafının siyasi eşitlikle ilgili algısını, bunun olumlu oyu içereceğini, müzakerelerin kısa süreli olacağını ve başarısızlık olması durumunda ne olacağı konusunda şimdiden anlaşacağımızı kabul etmeliyiz” ifadelerini de kullandı.
Mavroyannis “günler geçtikçe, özellikle de Çavuşoğlu’nun ziyareti yaklaştıkça, Türkiye’nin güçlü elini prosedürün (sürecin) üzerinde hissettikleri” iddiasında da bulundu.
“GUTERRES BELGESİ YOK”
Mavroyannis, açıklamalarının sonunda Guterres belgesinden de söz ederek, “Guterres çerçevesinin hiçbir zaman bir belge şeklinde olmadığını” da ileri sürdü.
“BM Genel Sekreterinin bir belge ortaya koymadığını” savunan Mavroyannis, “BM Genel Sekreterinin ayın 30’unda altı unsur açıkladığını, aynı zamanda bunları ortaya koyma mantığını da açıkladığını” öne sürdü.
Mavroyannis sözlerine “yazılı bir belge yoktu” şeklinde son verdi.
Yorum Yazın