Toplumdaki yaygın inanışın aksine, günümüzdeki teknolojik geliÅŸmeler ve edinilen tecrübeler sayesinde, tam teÅŸekküllü hastanelerde ve uzman ellerde yapıldığında, obezite cerrahisindeki riskin diÄŸer mide ameliyatlarından daha yüksek olmadığını belirten Acıbadem Altunizade Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Bilgi Baca, üstelik hastaların uzmanların önerdiÄŸi diyet ve spor programlarına uydukları takdirde 2 yıl içinde fazla kilolarının yüzde 70 ile 95’i gibi büyük bir oranından kurtulabildiklerini söyledi.Â
Obezite ameliyatı hakkında toplumda doÄŸru sanılan 6 yanlış bilgiye dikkat çeken Prof. Baca’nın uyarı ve önerileri şöyle: Â
Yanlış: Fazla kilosu olan herkes obezite ameliyatı olabilir
DoÄŸrusu: Kilolu olan herkesin obezite ameliyatı olabileceÄŸine dair bir inanış var. ÖrneÄŸin 20 kilo fazlası olan bir kiÅŸi ideal kilosuna kavuÅŸmak için obezite ameliyatı olmak isteyebiliyor. Ancak obezite ameliyatı kozmetik amaçlarla deÄŸil, hastaların saÄŸlıklı bir yaÅŸam sürmeleri için yapılıyor, dolayısıyla her kilolu kiÅŸiye uygulanmıyor. Dünya SaÄŸlık Örgütü tarafından bildirilen kriterlere göre; Vücut Kitle Ä°ndeksi (VKÄ°) 40 kg/m2’yi aÅŸan veya 35-40 kg/m2 arasında olan ve buna diyabet, hipertansiyon ile uyku apne sendromu gibi hastalıkların eÅŸlik ettiÄŸi kiÅŸiler aday olarak kabul ediliyor. Bunların yanı sıra hastalar obezite sorununun altında yatan etkenlerin belirlenmesi ve yeme alışkanlıkları ile psikolojik durumları hakkında fikir edinilmesi için çok detaylı bir incelemeden geçiriliyor. Â
Yanlış: Obezite ameliyatı ölümcül risk taşıyor
DoÄŸrusu: Toplumdaki yaygın inanışın aksine günümüzde geliÅŸen teknikler sayesinde, ameliyat tam teÅŸekküllü bir hastanede ve Dünya SaÄŸlık Örgütü’nün öngördüğü ÅŸekilde yapıldığı takdirde, obezite ameliyatlarındaki risk, herhangi bir hastalık yüzünden gerçekleÅŸtirilen mide ameliyatlarından daha fazla deÄŸil. Obeziteye eÅŸlik eden diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi ve damarlarda pıhtı oluÅŸumu gibi ek risk faktörleri varsa bunlara yönelik gerekli tedbirler alınarak riskin kabul edilebilir bir düzeye inmesi saÄŸlanıyor. Â
Yanlış: Arkadaşım çok kilo verdi, ben de aynı teknikle ameliyat olacağımÂ
DoÄŸrusu: Obezite için uygulanan çeÅŸitli ameliyat türleri mevcut. Sleeve gastrektomi (tüp mide), gastrik bypass (midenin küçültülüp ince bağırsaÄŸa baÄŸlanması), ayarlanabilir gastrik band (mide kelepçesi) bu ameliyat türlerinden en sık uygulananları. Hastanın tercihi göz önünde bulundurulsa da hangi yöntemin uygulanacağına, yapılan pek çok deÄŸerlendirmenin ardından uzmanlar karar verir. Çünkü ameliyatın baÅŸarısındaki en temel faktör hastaya doÄŸru yöntemi uygulamak. Aksi halde yeterli baÅŸarı elde edilemeyebilir.  Â
Yanlış: Ameliyatla hemen ideal kiloma kavuşabilirim
DoÄŸrusu: Obezite ameliyatını sihirli bir deÄŸnek gibi düşünmemek gerekir. Ameliyat diyet ve spora raÄŸmen kilo vermekte güçlük çeken veya ağır obezite nedeniyle hareket dahi edemeyen kiÅŸilere destek olmak için uygulanıyor. Dolayısıyla ameliyat sonrasında hastaların saÄŸlıklı beslenme alışkanlığı edinmeleri ve düzenli spor yapmaları çok önemli. Hastalar ameliyat sonrasında uzmanların önerdikleri diyet ve egzersiz programına uyduklarında 6 ay içinde fazla kilolarının yüzde 40’ını, 2 yıl içinde de yüzde 75-90 gibi yüksek bir oranını verebiliyor.Â
Yanlış: 2. kez ameliyat olmak mümkün değil
Doğrusu: Ameliyatın ardından verilen diyet ve egzersiz programlarına uymadıkları için kilo alan hastalar bir daha ameliyat olamayacakları kaygısına kapılıyorlar. Sanılanın aksine 2. kez obezite ameliyatı olmak mümkün. Yapılan ameliyata göre aynı ameliyat veya başka bir ameliyat yöntemine çevirme işlemi yapılabiliyor. Örneğin; hasta tüp mide ameliyatı sonrasında kilo almışsa, bir film çekilerek midenin durumu değerlendirilip bazen gastrik bypass’a çevrilebiliyor.
Yanlış: Ameliyattan sonra ömür boyu ilaç kullanmam gerekecek
Doğrusu: Obezite ameliyatları emilimin azaltılması ve/veya gıda alımının kısıtlanması prensibiyle kilo verilmesine katkı sağlıyor. Bazı tekniklerde, örneğin gastrit bypass, biliyoenterik bypass gibi emilimi etkileyen ameliyatlarda hastaların özellikle demir ilaçları ile B 12, D vitamini gibi bazı vitamin takviyelerine ihtiyaçları olabiliyor. Bunlar da 2-3 ayda bir serum yoluyla verildiği veya ağız yoluyla geçici bir süre alındığı için hastaya ek bir yük getirmiyor.
Yorum Yazın