Sayın Sonay Adem yeni seçim sistemi hakkında neler söylersiniz?
“Çok sıkışık bir takvim içerisine girildi. Seçim ve Halkoylaması Yasası erken seçim kararı alındıktan sonra yürürlüğe girdi. Bu aslında 4 yıllık Meclis’in ne kadar aciz bir halde olduğunun da göstergesidir. Bence seçim sisteminin yararlı veya zararlı olduğunu tartışmaktan öte önümüzdeki süreçte seçime hazırlanmaya çalışmalıyız. Benim meclisteki partilerden anladığım halkın ayağına gitmekten korktukları için televizyonlara sığınmak. Çok sıkışık bir takvim var çünkü. Bu sıkışık takvimde siyasete yeni girecek arkadaşlarımız için çok zorlayıcı olacak. Benim açımdan problem yok çünkü ben bilinen bir siyasetçiyim. 7 Ocak tarihinin karşılıklı atışma olarak ortaya atıldığını düşünmüyorum. Kapalı kapılar arkasında anlaşılarak bu tarih belirlendi. Şundan eminim ki bu meclis artık tükenmişlik sendromuna girdi. 24 bakan, 3 tane başbakan değişmiş. Kıbrıs halkının en çok fakirlikle karşı karşıya kaldığı bir dönem. Halkımız bunu değerlendirip 7 Ocak’ta sandığa gidecektir.”
Meclise girdiğinde ilk yapacağınız icraat ne olur?
“İlk olarak kadın haklarıyla ilgili düzenlemeler yaparım çünkü ülkemizde çok eksik olduğunu düşünüyorum. Siyasetin güzel bir tarafı lazım. Bunun için elimden geleni yapmak istiyorum. Milletvekili adayı demek aracı demek. Halkın aracısı olmam gerekiyor ki halkın isteğiyle vekil olabileyim. Erken seçime biz hazırlıklıydık. Baskın bir seçim olmadı bizim için. Halkımız inşaallah bu sefer doğru karar verecek ve iktidara geleceğiz”
Girne’de ne gibi sıkıntılar olduğunu düşünüyorsunuz?
“Eski Girne kalmadı. Beton bir şehire dönüştü. Yeşil alanımız kalmadı. Ben buna ses olmak istiyorum çünkü büyük sıkıntılar yaşıyoruz. İnanılmaz bir ses kirliliği var Girne’de. Buna belli bir sınırlama getirilmesi lazım. Otellerle yaşam alanları arasında belli bir mesafe olması lazım”
Sayın Adem siz neler düşünüyorsunuz bu konuda?
“Girne katledilmiştir. Sayın Erdoğan elbirliğiyle istanbul’a ihanet ettiğini söylemişti. Kıbrıs Türk halkı da sağcısıyla solcusuyla Girne’ye ihanet etmiştir. Eskiden turistler Kıbrıs’a gideceğim demeden önce Girne’ye gideceğim derlerdi. Biz TKP YG olarak bunun çok ciddiyetle duracağız. Sivil insiyatiflere KKTC’de de büyük önem verilmesi gerekiyor. Girne’de tabii katliamdan sonra belli bir sivil insiyatif oluşmuştur. O insanların çıkardığı ses belli sonuçlarda verdi. Çeşitli ilçelerde de yeni insiyatifler ortaya çıkıyor. Onları dinlemek ve plan programları onların fikirleri doğrultusunda yapmak gerekiyor. Çünkü bu insanlar işin içinde olan insanlar. Bu konularda biz çok titiz davranacağız. Seçimden sonra da gerek hükümet gerek muhalefet Girne için bir araya gelip buna bir çözüm bulmamız gerekir. Bir şeyi yaptıktan sonra yıkmak çok zordur.
Siyasetçilerin artık küçük şeylerle siyasi hayatlarını uzatmaya çalışmaktan vazgeçmeleri gerekiyor. Daha geniş düşünelim. Fikirlerimizle insanları kendimize inandıralım. Yoksa ona arsa verdim ona iş verdim diye bir yere kadar insanları arkanıza alabilirsiniz?”
Sayın Sevda Melek Kadın kotasının yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?
“Şimdilik bu kotayı tamamlayıp genç adayların meclise girmesini istiyorum. Biz vekil olursak vekilliğin gereğini yapmalıyız. Girne’de bir çok problem var onları gidermemiz gerekir. Yol aydınlatmaları çok yetersiz. Halk olarak bunların parası ödüyoruz fakat bunların karşılığını alamıyoruz. Çok büyük bir trafik problemimiz var? Dikkatsiz sürücüler çok fakat bunu denetleyecek yeterli polisimiz yok. Artık yenilenme zamanıdır. Fakat bu yenilenmeyi sayın Sonay Adem gibi insanların tecrübelerini alarak bu yenilenmeyi gerçekleştirmeliyiz. Kadın’ın elini atığı her alanın güzelleştiğini düşünüyorum. O yüzden halkımızın da doğru karar verip olabildiğince kadın adaylara vekil yetkisini vermesi gerekiyor”
Sayın Adem, siyasette çok iddialı konuşmak doğrumudur sizce?
“Maalesef ülkemizde siyasete güvensizliğin sebebi partilerin propoganda döneminde halka bir sürü söz vermesi ve hükümet olduktan sonra kendilerine bu sözler sorulduğunda onlar propoganda dönemi söylendi demeleri. İnsanlar partilerin vaatlerine bakarak onlara oy veriyorlar.
Örneğin biz uzun yıllar UBP’ye karşı büyük bir mücadele yürüttük çünkü statükonun ana temsilcisi olduğunu düşünüyorduk. Sonra genel başkanımız çıktı ve dedi ki en büyük hayalim UBP-CTP koalisyonuydu. Daha sonra bu gerçekleşti ve inanılmaz kötü bir hükümet ortaya çıktı.
Kudret Özersay koalisyon kurarsak, koalisyon ortağını soruşturamam. Böyle bir şey olabilir mi. Ortak olduğun partide yolsuzluk varsa hırsızlık varsa buna sessiz mi kalacaksın. Kendi partinde bile varsa yolsuzluk üstüne gitmen gerekir. Ama zaten kendileri en başında büyük bir fiyaskoyla karşılaştı. İçlerinden bir genç arkadaş çıktı ve açıkladı. Bizim başkanımız bir iş adamından 65 bin lira aldı. Kudret Özersay da 3 ayda bir hesaplarını halka açıkladığını iddia ediyordu. Açıkladıkları hesaplara girmeden birinden parayı alıyor başka birine veriyor.
Şimdi bunu yapan hangi üslupla araştıracak. Burdan savcılığa polise soruyorum. Bunlar kamuoyunun önünde gerçekleşirken siz ne yaptınız? Seçimlere gidiyoruz. Bu memlekette temiz bir toplum istiyorsak bu işlerin içine girmiş insanlar bizi düzeltemezler. Önemli olan tutarlılıktır.
Bizim her alanda görüşlerimiz var. Bu görüşlerimizle uzlaşı içinde olabileceğimiz her partiyle iş birliğine hazırız. Önceliğimiz ülkemizin kendi özgür şartlarına uygun olarak ekonomik ve sosyal şartları yeniden düzenleyecek, üretimi ön plana çıkaracak bir ekonomi oluşturmak istiyoruz. Biz yem ve gıdacıların, bankacıların cenneti haline gelen bu memleketi emekten ve üretmekten yana çarkların döneceği bir döneme getirmek istiyoruz. Bu konularda bizimle aynı görüşte olanlarla bir hükümet kurabiliriz. Bunların arasında hırsız varsa, yolsuzluk yapan varsa, bana rüşvet teklif edildi diyen varsa bunlar masaya yatırılıp soruşturulacak. Eğer halkımız bu işlerin peşine düşecekleri seçecek olursa halkımız işte ülkemiz o zaman güzel günler görebilir.
Yetiştirdiğimiz gençlerimiz beyin göçü olarak yurt dışına gitmektedir”
Yorum Yazın