Bir çok devlet üniversitesinde ki rektörler yargı sürecine tabi tutulmuş bir çok akademisyen olayı erken haber alarak yurt dışına kaçmıştı.Türkiye'de bu tip çalışmalar ivedilikle yapılıp bir an önce temizlenmeye çalışılırken KKTC'de ise bırakın hızlı bir şekilde sürecin işlemesini bu işlerin yapılmasına bile engel olunmakda.Başbakan Özgürgün'ün gerek Türki'de gerekse KKTC'ye gelen Türkiyeli siyasetçiler ile her konuşmasında feto terör örgütü için her türlü işbirliği ve isteklerinize açığız beyanatlarını Gökcekuş duymamış olacak ki başında bulunduğu kurumda bu tip bir araştırma ve soruşturmayı engellemek ile meşgul, hatta çalışanlarına mobing uygulayarak süreci geçiştirme çabalarınında olduğunu gözlüyoruz.
Türkiye’deki YÖK’ün KKTC’de muadili konumundaki YÖDAK’tan üye Prof.Dr.Mehmet Hasgüler bu durumun sorgulanması gerektiğine ve Başkan Gökçekuş’un buna dahi izin vermeyerek toplantı yapmamasına tepki gösteren bir açıklama yaptı.
KKTC üniversitelerinde FETÖ ilişkisinin olup-olmadığı yönünde araştırma yapılmasını talep eden Hasgüler, 1 ay önce Hüseyin Gökçekuş başkanlığında YÖDAK yönetimine resmi bir dilekçe verdi. Ancak dilekçeye yasal olarak cevap verme süresi olan 1 ay dolunca tepkisini kamuoyu ile paylasti.
YÖDAK BAŞKANI NİYE FETÖ KONUSUNDA KAFASINI KUMA GÖMÜYOR?
YÖDAK üyesi Prof.Mehmet Hasgüler, YÖDAK Başkanının FETÖ terör örgütü konusunda bir adım atmamasının geçmiş ilişkilerinden mi kaynaklandığını sorguluyor.
İŞTE PROF.HASGÜLER’in FETÖ-KKTC yapılanmasına dair o önemli açıklaması ;
Türkiye’de 15 Temmuz tarihinde gerçekleşen hain kalkışma girişiminin milletin iradesi tarafından püskürtülmesi sonucu ortaya çıkan yeni durum, bizlere bir kez daha göstermiştir ki her türlü terör faaliyetine karşı milletçe tedbirli ve uyanık olmalıyız. KKTC makamlarının da bu süreçte çok dikkatli ve sorgulayıcı olması gerekmektedir. Zira güçlü bağlara sahip olduğumuz Türkiye’de böylesi bir hadisenin meydana gelmesi, KKTC’ye de FETÖ terör örgütünün sızma ihtimalini her zaman gündemde tutmuştur. Türkiye’de özellikle akademik alanda ve üniversitelerde yapılanan FETÖ operasyonlarında, terör örgütü mensuplarının olduğunun ortaya çıkması KKTC içinde bir risk faktörünü doğurmuştur. Unutulmamalıdır ki KKTC üniversitelerinde yarı zamanlı ya da tam zamanlı çalışan ya da haftanın belirli günlerinde Türkiye’den gelip, ders verip giden çok sayıda akademisyen bulunmaktadır.
İşte bu kaygı nedeniyle; KKTC Yükseköğretim Yasası’nın 10. maddesinin 2. Fıkrasına dayalı olarak ekte de görüleceği üzere 2 Ağustos 2016 tarihinde YÖDAK Başkanını “FETÖ/PDY’nın KKTC’ye Yansımaları” konusunda YÖDAK KURULUNU olağanüstü toplantıya çağırması için yazılı bir başvurum olmuştu. Bugün itibarıyla bu yazılı talebimin üzerinden 1 ay geçmiş olmasına rağmen YÖDAK Başkanı Sn. Hüseyin Gökçekuş, ne kurulu topladı ne de bu konudaki talebime bir yanıt vermiştir.
KKTC Üniversitelerinin son derece yakın bağ içerisinde olduğu Türkiye’de, YÖK’ün olağanüstü şartlar altında sürdürdüğü bu yapıya karşı mücadele sürecine, YÖDAK’ın sessiz ve seyirci kalması kabul edilemezdir. Bugün FETÖ terör örgütü konusunda YÖDAK olarak bizlerin de elini taşın altına koyabilmesi için yapmış olduğum çağrı ve toplantı talebime cevap verilmesi için 1 aylık yasal sürenin dolması ve Başkan Gökçekuş’un söz konusu toplantı talebimi hasıraltı etmesi, gündeme dahi almaması nedeniyle tarafımca basın açıklaması yapma ve kamuoyunun bu durum hakkında bilgilendirme zaruretini doğurmuştur.
KKTC üniversitelerinin YÖK ile ilişkileri düşünüldüğünde ve Türkiye’deki bu gelişmelere karşı eş zamanlı olarak YÖDAK’ın da olanaklar ölçüsünde elinden geldiğince bu sürece katkı koyması gerektiği bilinciyle bu talepte bulunmaktayım.
YÖDAK Başkanı Sn. Hüseyin Gökçekuş’un YÖDAK içerisindeki yanlı tutumları ve kamuoyunda zaman zaman belgelerle de karşımıza çıkan geçmişi ile olan sıkı bağları, bazı ilişkilerinin basında sürekli sorgulanması, ister istemez akıllara bu hususta da bilinçli bir şekilde hareket ederek hasıraltı ettiğini getirmektedir. Sn. Gökçekuş’un bu tavrı, YÖDAK’ın Başkanı olarak FETÖ’nün KKTC üniversitelerinde olup-olmadığının sorgulanmasına dahi fırsat vermediğini bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Öyle ki ülkemiz üniversitelerine bu tür yapılarla olası güvenlik açıklarını ve varsa irtibatlarına karşı uyarmak ve önlem alınmasını sağlamak amacıyla verilmiş bu talebime Sn. Başkan tarafından cevap dahi verilmemesi maalesef kabul görmediğini göstermektedir. Bunun kabul edilemez olduğunu kamuoyuyla paylaşmak ve YÖDAK Başkanını bu talebime sessiz kalmasının da bir suç olduğunu düşünerek, ülkemizin ve Türkiye’nin ali çıkarları bakımından bu durumun değerlendirilmesinin acil olduğunu bir kez daha hatırlamak istiyorum.
Yorum Yazın