Bharara, Reza Zarrab’ın kendisini ‘hayırsever bir işadamı’ gibi göstermeye çalıştığını, ancak Miami’de gözaltına alındıktan sonraki ilk ifadeleri ile kendilerinin ulaştıkları bilgiler karşılaştırılınca, Zarrab’ın kolaylıkla yalan söyleyebilen bir işadamı olduğunun anlaşıldığını savundu. Bharara, Zarrab’ın, 9 Mart’ta Miami Havalimanı’nda gözaltına alınmasından sonra üstünden nakit olarak 103 bin dolar çıktığını da dosyaya ekledi. Başsavcı, Zarrab’ın İran, Makedonya ve Türkiye pasaportları bulunduğunu, ancak Zarrab’ın ilk ifadesinde yalnızca Türkiye pasaportu bulunduğunu söylediğini belirtti.
Zarrab’ın, Türkiye’de aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bulunduğu, üst düzey politikacılarla yakın ilişki içinde bulunduğu da anlatılan dosyada, Zarrab’ın kefaletle serbest bırakılması durumunda, 10 milyon doları nakit olmak üzere, 50 milyon dolarlık kefalet parasını gözden çıkarabileceği savunuldu. Zarrab’ın, Türkiye’de 72 gün cezaevinde yattıktan sonra salıverilmesine de değinen Bharara, Zarrab’ın tutuklanmasına karar veren ve gözaltı işlemini gerçekleştiren hem yargı hem de polis görevlilerinin, ya başka yerlere atandıklarını, ya işten el çektirildiklerini ya da kendilerinin yargı karşısına çıkarıldıklarını belirtti.
Bharara’nın dava dilekçesinde, Zarrab’ın eski bakanlara verdiği öne sürülen rüşvet rakamları da yer aldı. Reza Zarrab’ın eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a Mart 2012 ile Ağustos 2013 arasında 32 milyon euro, 10 milyon dolar ve 300 bin İsviçre Frankı verdiği, ayrıca kendisine bir piyano, lüks saatler ve mücevherler verdiği öne sürüldü. Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’e ise Nisan – Ekim 2013 tarihleri arasında 5,8 milyon dolar rüşvet verildiği, Halk Bankası eski Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın ise 2,5 milyon euro ile 1,4 milyon dolar aldığı belirtildi. Dosyada, Eski Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış’ın evine 500 bin dolar rüşvet parası gönderildiği de savunuldu
Yorum Yazın