‘Bir yalanın iki defa tekrarı onu doğru kılmaz’ diyen Burcu, bu haberin ilk defa 2004 yılında yalnızca bir gazetede bir satır olarak yayınlandığını ve gerçekle uzaktan yakından bir alakası olmadığı için habere gülüp geçildiğini hatırlattı.
Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın Annan Planı’na karşı olduğunu ve o dönemde çözüm yanlısı güçler tarafından eleştirildiğini kaydeden Burcu, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın da her zaman saygı çerçevesinde kendisine eleştirileri olduğunu, fakat ne o zaman, ne de herhangi bir zamanda Denktaş’ın müzakerecilik görevinden alınması yönünde Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir yetkilisinden herhangi bir talepte bulunmadığını belirtti.
Burcu ‘CumhurbaÅŸkanımız halkın seçtiÄŸi bir liderin yetkilerinin ancak bizatihi o halk tarafından geri alınabileceÄŸinin her zaman idrakinde olan birisidir. Anımsanacağı üzere gerek Annan Planına karşı duruÅŸu, gerekse saÄŸlık nedenleri ile söz konusu dönemde müzakerecilik görevini yapmak istemeyen bizzat Sayın Denktaş’ın kendisiydi. Kopenhag’a dönemin DışiÅŸleri Bakanı Sayın Tahsin ErtuÄŸruloÄŸlu’nu, Bürgenstock’a ise dönemin BaÅŸbakanı Sayın Mehmet Ali Talat ve BaÅŸbakan Yardımcısı Sayın Serdar Denktaş’ı vekaleten göndermiÅŸti.’Â
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın o günlerde ‘Kıbrıs Türk Halkının kaderi Çankaya Tepelerinde değil, Lefkoşa Meydanlarında yine halkımız tarafından çizilecektir’ dediğini de anımsatan Burcu ‘Sayın Cumhurbaşkanımızın inancı o gün de, bugün de budur’ dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Burcu, 11 Ekim 2020’de yapılacak olan KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonucunu da yine halkın tercihlerinin belirleyeceğini belirterek, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın bu konuda, halkın iradesinden başka tayin edici bir güç tanımadığını vurguladı.
Yorum Yazın