Başbakan Ersin Tatar, mevcut müzakere sürecinde Türkiye’nin garantörlüğünün 5-10 yıl içerisinde kalkmasının öngörüldüğünü, bunu Ulusal Birlik Partisi olarak asla kabul edemeyeceklerini söyledi.
Başbakan Ersin Tatar, hizmet içi eğitimleri kapsamında KKTC’de bulunan, Türkiye Dışişleri Bakanlığı aday hukuk müşavirleri, meslek ve konsolosluk memurlarından oluşan bir heyeti ile Golden Tulip Otel'de biraraya geldi.
Tatar, Kıbrıs konusunun Türkiye’nin en önemli meselelerinden bir tanesi olduğunu, bu anlamda KKTC ziyaretlerindeki temaslarının kariyer açısından çok önemli olduğunu ifade etti.
Kıbrıs adası etrafında keşfedilen doğal gaz zenginliğinin, adada iki eşit halk bulunması hasebiyle “eşit yönetilmesi” gerektiğini ancak Kıbrıs Rum Yönetiminin doğal zenginlikler konusunda farklı ülkelerle işbirliği yaptığını ve doğal zenginliklerde elde edilecek gelirden Kıbrıslı Türklere paylarının verilmesini önerdiğini anlatan Tatar, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de en uzun sahile sahip olması ve Kıbrıslı Türklerin de Doğu Akdeniz’de hak ve çıkarlarının bulunmasının, Doğu Akdeniz’deki parsellerin mücadelesinde Kıbrıs Türk ve Türkiye’nin haklı bir konumda olduğunu gösterdiğini kaydetti.
Kıbrıs Türkü ile Türkiye’nin verdiği mücadelenin başarılı olacağına inandığını belirten Tatar, Türkiye’nin evrensel normlar ve deniz hukukunun Kıbrıslı Türklerin lehine çalışacağına inandığını ancak mücadelenin sürdürülmesi gerektiğini söyledi.
KKTC’ye uygulanan ambargolara da değinen Tatar, KKTC’nin siyaseten tanınmamış olmasına rağmen kabul gören bir ülke olduğunu, ülkede yükseköğrenim alan 140 ülkeden öğrenci bulunduğunu ve yılda 1.5 milyon turist geldiğini ifade etti.
BERLİN’DEN BEKLENTİ YOK
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in 25 Kasım Pazartesi Berlin’de yapacağı üçlü görüşmeye de değinen Tatar, görüşmenin “gayri resmi” olduğunu ve toplantıdan çok bir beklentisinin bulunmadığını söyledi.
“TÜRKİYE’NİN GARANTÖRLÜĞÜNÜN 5-10 YIL İÇERİSİNDE KALKMASI ÖNGÖRÜLÜYOR”
Mevcut müzakere sürecinde öngörülen anlaşmada, federal temelde bir Kıbrıs’ın tümüyle Avrupa Birliğine alınması ve Türkiye’nin garantörlüğünün 5-10 yıl içerisinde kalkmasının öngörüldüğünü belirten Tatar, bir anlaşmada Türkiye’nin Kıbrıs’taki etkinliğinin kalkacağını, Avrupa Birliği toprağı olacağını, Türkiye’nin geri gelmesinin mümkün olmayacağını söyledi.
Tatar, “Ulusal Birlik Partisi Türkiye’nin buradan gitmesini, Türkiye’nin garantörlüğünün sona erdirilmesini asla kabul etmez, böyle bir anlaşmaya da oyumuz rettir” dedi.
Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi’nin ENOSİS (Kıbrıs’ın Yunanistan Birleşmesi) hayalinin bitmediğini, 2004’de Kıbrıs Rum Kesiminin AB’ye alınmasıyla, Yunanistan Başbakanı’nın birleşmenin gerçekleştiği yönde açıklama yaptığını hatırlatan Tatar, diplomasinin bir güç meselesi olduğunu, bunun AB nezdine Kıbrıslı Türk ve Türkiye’ye yapılan haksızlıklarda göründüğünü, Kıbrıs Türklerin de Avrupa Birliğine alınmamasının da bir haksızlık olduğunu belirtti.
SİYASİ ANLAMDA TANINMA MUTLAK GELECEKTİR
KKTC’nin 45 yıl içinde kendini tüm dünyaya kabul ettirdiğini, “siyasi anlamda tanınmanın da mutlak geleceğine” inandığını belirten Tatar, “Bu mesele hepimizin meselesidir, sadece Kıbrıslı Türklerin meselesi değildir. Türk Yunan dengesi meselesidir” dedi.
KADİFE AYRILIK
Kadife Ayrılık söylemlerini ile ilgili bir soruya Tatar, ortaklık temelinde bir anlaşmanın mümkün olmadığını, Kıbrıslı Türklerin hiçbir zaman Kıbrıslı Rumların boyunduruğunu kabul etmeyeceğini, mümkün olanın ya “AB çatısı altında iki devlet” yada da ”Kadife Ayrılık, anlaşarak ayrılık” olması gerektiğini ifade etti.
YASAL DÜZENLEME
Bir öğretmen sendikasının Türkiye’yi işgali olarak addetmesi konusunda da Tatar, Türkiye’nin işgalci addedilmesi gibi konuşmaların olmaması amacıyla Başsavcılığa yasal düzenleme yapılması için talimat verdiğini kaydetti.
MARAŞ
Kapalı Maraş’ın KKTC yönetiminde yerleşime açılması konusunda da Tatar, Maraş’ın büyük bir kısmının Osmanlı döneminde bazı vakıflara ait olduğunu, İngiliz döneminde bazı mülklerin dağıtıldığını, 1960’lara kadar vakıflara kiralar ödendiğini, 1974’te de tapuların Rumlara verildiğini belirtti.
Tatar, “Bu ata toprağını asla ve asla vermeyiz. 1974’ten sonra her zaman Maraş bir anlaşma olursa iade edeceğiz durumu vardı. Bizim hükümet bu durumu kapattı” dedi.
Bölgeyi yavaş yavaş yerleşime açmayı istediklerini belirten Tatar, “Herkese tazminat verecek paramız olmadığı için şöyle diyoruz: Avrupa Birliğinin tanıdığı Taşınmaz Mal Komisyonunun, eski sakinlerine de haklarını iade etme şartını içeren bir süreç ki BM kararlarına ters düşmeyelim. Burası ilanihaye kapalı kalamayacağına göre, artık Taşınmaz Mal Komisyonu üzerinden burayı yavaş yavaş eski sakinlerine haklarını verelim, Vakıflar İdaresi de dahil olmak suretiyle. Onlar (Vakıflar İdaresi) da başvuracak” dedi.
Yorum Yazın