Kıbrıs Türk Otelciler Birliği (KITOB) ve Kıbrıs Türk Turizm ve Seyahat Acenteleri Birliği (KITSAB), ülke ekonomisine yıllık 1 milyar dolar gelir getiren turizm sektörüne gereken önemin verilmesi ve herkesin bu sektöre sahip çıkması gerektiğine vurgu yaptı.
KITSAB ve KITOB, kamuoyunda eleştiri konusu olan teşvik sisteminde 25 dolar teşvik verildiğinde ülke ekonomisine kişi başı 800 dolar gelir elde edildiğini belirterek, turizm devamlılığı açısından bu teşviklerin gerekliliğine dikkat çekti.
İki birlik, hükümetten hak edişlerin zamanında ödenmesini isteyerek, "Turizm sektörü çökerse, domino etkisi yaratacak, tüm sektörlere yansıyacak. Bu sistem çökerse ayağa kaldırmak çok zor olacak. Son nefesimizdeyiz. Durursak ekonomik krizi iliklerimize kadar hissedeceğiz" uyarısında bulundu.
KITSAB ve KITOB, "Ulaşım Teşviklerinde Hak Edişlerin Alınamamasının Yarattığı Kriz” konulu basın toplantısı düzenledi.
Merit Lefkoşa Otelde yer alan basın toplantısında, KITOB Başkanı Dimağ Çağıner ve KITSAB Başkanı Erkan Kilim konuştu.
Birlikler, ülkede "turizme" dayalı bir devlet ve toplum politikası olması gerekliliğine de vurgu yaptı.
ÇAĞINER
KITOB Başkanı Dimağ Çağıner, turizm sektöründeki sıkıntıları anlatarak, turizm sektöründeki sorunları tek başlarında çözemeyeceklerini vurguladı, halktan ve hükümetten destek istedi.
Turizm sektöründeki sıkıntıları gündeme taşırken ülke için konuştuklarını belirten Çağıner, sıkıntıların ve kötü gidişin sorumlusunun sadece kendileri olmadığını, bu yüzden sorunları hep birlikte çözmelerinin önemine vurgu yaptı.
Turizm sektöründeki teşvik sistemi ve turizmcilerin 80-90 milyon TL civarındaki alacağı olan hak edişlerin önemine işaret eden Çağıner, "Turizm sektörü çökerse, domino etkisi yapacak ve tüm sektörlere yansıyacak. Son nefesimizdeyiz. Turizm sektörü olarak biz Durursak ekonomik krizi o zaman iliklerimize kadar hissedeceğiz. Ülkemiz için konuşuyoruz, bunun sorumlusu biz değil hepimiz olacağız. Bunu Tarihe not düşmek için buradayız" diye konuştu.
Otellerin bugün maliyetine çalıştığını ve 2019 verilerinin turizm için çok kötü olduğunu vurgulayan Çağıner, İsrail pazarının siyasi nedenlerden dolayı kapandığını, Avrupa pazarında sıkıntılar yaşandığını ve Düşüşün 2020'yi de tetikleyeceğini belirtti.
"Turizm sektörü bir kez çökerse, altından kalkamayacağız" ifadesini kullanan Çağıner, teşvik sisteminde verilen rakamların büyük göründüğünü ancak bu teşviklerin tüm sektörlere yansıdığını belirtti. Çağıner, "Turizm sektörü gelir getiren bir sektördür gerekli önem verilmelidir. Ülkemiz, turizm yapılmaya çok müsait bir ülkedir. Herkes turizme sahip çıkmalı ön yargılar kaldırılmalıdır" dedi.
Çağıner, sektörün önünde çok zaman kalmadığını ve 2 ay içinde küçülmelerin yaşanabileceğini, işletmelerin işçi durdurma alım azaltma gibi kendi önlemlerini almak zorunda kalacağına da dikkat çekti.
ERKAN
KITSAB Başkanı Erkan Kilim de, ülkede kendilerine özel değil, dünyadaki turizm politikalarının uygulanmasını ve yasaların düzenlenmesini istediklerini söyledi.
Kilim, ülkeye yönelik izolasyonlar yanında kendilerine de içte izolasyon uygulandığını savunarak, Rehberler Birliği’ne eleştirilerde bulundu.
Teşvik alacaklarının ciddi boyuta geldiğini belirten Kilim, ciddi sıkıntıya girdiklerini söyledi. Kilim, ulaşım sorununun çözümlenmesi gerektiğine de dikkat çekerek, uçak fiyatlarının çok yüksek olduğunu, devlet tarafından bu konuda ciddi adımlar atılması ve milli havayolunun tekrar faaliyete geçirilmesi gerektiğini söyledi.
ORTAK AÇIKLAMA
KITSAB VE KITOB, ortak açıklamasında, KKTC ekonomisinin büyük bir sıkıntı içerisinde olduğunu belirterek, Özelde ekonominin gerçekte ise lokomotif sektör olan Turizmin bu ekonomik darboğazdan hak etmeyecek şekilde payını aldığını vurguladı.
Açıklamada, turizm ekonomisinin; yerli istihdam başta olmak üzere, gerek yerli üretim- ithalat gerekse tarım ekonomisinin en büyük taşıyıcı sektörü olduğuna dikkat çekildi.
Açıklama, şöyle devam etti:
"Her yeni otel açıldığı zaman ortalama 300 yerli istihdama iş imkanı sağlıyor. Yeni bir otel açıldığı zaman daha çok domates, daha çok soğan daha çok ekmek daha çok tarım ürününe ihtiyaç duyuluyor.
Turizm sektörü ülke ekonomisine yıllık 1 milyar usd gelir getirmektedir. Ödemeler dengesini, ithalat ihracat arasını dengeleyen en büyük sektördür.
Bu kadar büyük bir sektörün sıkıntıları konusunda özelikle son altı aydır adeta çığlık atmaktayız. Atmaktayız da neden atıyoruz? Çünkü bu sektör çöktüğü anda domino etkisi yaratacaktır. Turizm Sektörü 50’ ye yakin sektöre maddi destek saglamaktadir.
Diğer sektörlerden en büyük farkı; gelir getiren sektör olmasıdır. Yani Turizmin ikamesi yoktur. Diğer sektörler önemsizdir demiyoruz ama tarım, sanayi, ticaret, inşaat onlar ihtiyacı karşılarlar halbuki turizm tüm bu sektörlere gelir getiriyor. Bir kez geliriniz düşerse kısıntı bütçesi yapmak zorunda kalırsınız."
Açıklamada, 2010 yılından beri halk arasında bilinen terimi ile turizmde Türkiye harici gelen yolculara verilen bir "teşvik" protokollerine de değinilerek, "Biz turizmciler; bunun bir destek olmadığını dünyanın bize ambargo uygulamasının ulaşımda ve pazarlamada yaratmış olduğu olumsuzluğu nötürleştiren yardımı olarak görmekteyiz" denildi.
Ambargo etkisini azaltmak için verilen destek protokollerinin devreye girmesinden hemen sonra turizm ekonomisinin canlanmaya başladığı belirtilen açıklama şöyle:
"Kıbrıs Türk Ekonomi tarihinin en sonuç odaklı, en çok fayda sağlayan destek paketi olarak önümüzdeki yakın tarihte kitaplara geçecektir. Neden önemlidir? Çünkü adını belki kitaplardan, belki derslerden, belki iş seyahatlerine gidişlerimizde duyduğumuz ülkelerden ülkemize tarifeli ve tarifesiz seferler ile yaz ve kış olmak üzere kesintisiz turist akışı başlamıştır.
Bugün bu adaya sürekli olarak Slovakya'dan, Slovenya'dan, Danimarka'dan, Çekya'dan, İtalya'dan yaz kış kesintisiz seferler yapılmakta; bu seferler ile ülkeye turist gelmektedir.
Şimdi size meşhur destek sistemini anlatmak istiyoruz; Yolcu başına uygulanan bu desteğin amacı ulaşım ve pazarlama konusundaki ambargo maliyetini azaltmaktır. Destek protokolleri bize 7 gece işletme belgeli KITOB üyesi bir tesiste, 7 gece konaklama karşılığında; 70 euro destek verilmesini taahhüt eder. Bu destek miktarının yüzde 30'u KKTC bütçesinden, yüzde 70'i ise TC destekli ödenmektedir. Özetle; ortalama bir turistin tüm turizm harcamasının toplamının 800 USD civarında olduğunu kabul edersek, bu geliri üretmek için KKTC bütçesinden kişi başı sadece 21 Euro, kısaca 25 USD çıkmaktadır. 25 USD harcayıp, 800 USD gelir elde ediyoruz.
Bu destek direkt olarak yurt dışında pazarlama yapan, paketi oluşturan ve satan operatöre verilmesini destekler. Ne var ki gerek bürokratik gerekse ekonomik nedenlerden dolayı hiçbir yurt dışı operatörü bu destek miktarını kendisi almak istememektedir. İşte burada yerel acentelerimiz devreye girmektedir.
Ülkesine ve devletine güvenen acentemiz nasıl olsa bir gün bir şekilde bu parayı devletten alırım diye operatörüne daha desteği almadan direkt olarak gerek otel faturasından gerekse uçak biletinden düşerek fatura açıyor. Kısaca tüm destek miktarının maliyetini tek bir Euro kazanmadan, tekrarlıyoruz; destekten tek bir Euro kazanmadan karşı tarafa yansıtıyor. O günden sonra da o paranın yolcunun otelden çıktığı gündeki TL karşılığı olarak beklemeye başlıyor. Ödeme geciktiği sürece hem kur dan, hem de finansman maliyetinden zarar etmeye başlıyor.
Kısaca acentelerimiz ve onlara destek veren otelcilerimiz ticari bir kahramanlık sergilerken, hükümetlerimiz turizm sektörünün kahramanlarına bırakın teşekkür etmeyi; ödemeleri artık neredeyse yapmamak için ellerinden geleni yapmaya çalışıyor."
“HAK EDİŞLERİ ALAMADIK”
Açıklamada, teşvik protokolüne göre, ödemelerin 30 günde yapılması gerekliliğine de işaret edilerek, şunlar kaydedildi:
"Ancak son bir buçuk yıldır az ve son bir yıldır ise acentelerimiz hak edişlerinden bir tek Euro almamıştır. Alacaklarımız TL olarak beklerken önceden operatörlere Euro olarak destekleri düşmüş olduğumuz için almamız gereken hak edişimiz erimiştir. Göz göre göre bu sektörūn çöküşü izlenmektedir. Bugün alacak miktarımız 80/90 milyon TL civarındadır. Net değildir sebebi ise belirtmiş olduğumuz gibi Euro hak edişin TL olarak ödenirken hesaplandığı kurun tam olarak bilinmemesidir."
Açıklamada, yıllardır Turizm Tesvik Denetciliği görevinde bulunan KITSAB ve KITOB'a bu görevlerinden el çektirmek istendiği de savunuldu.
“TURİZM İYİYE GİTMİYOR”
Örgütler şöyle devam etti:
"KKTC turizmi iyiye gitmiyor. Yanı başımızda anavatan Türk halkının alım gücü bizim gibi düşmüş olup rezervasyonlar düşük gelmektedir. TC den gelecek kişi ve konaklamalarda, en iyi ihtimal ile yüzde 15’lik bir düşüş olacağı aşikârdır. Destek ödemeleri yapılmadığı için yeni tarifeli ve tarifesiz seferler ile gelecek yolcuyu finanse edecek sermaye acentelerimizde kalmamıştır. Bu nedenle pazarlama yapmakta niyetli olmadığımız gibi paramız da kalmamıştır. Hükümet zaten reklam planlamasını gereğince yerine getirmemektedir. Bununda bize daha az turist olarak sayılarımıza yansıması kaçınılmazdır.
Yerel imkânlardan gerekli gereksiz birçok ödeme yapılırken turizm sektörüne yokmuş gibi davranılmasını sadece turizmciler değil toplumun kabul etmemesi gerekmektedir. Turizm tek başına acenteci otelci demek değildir. Tarladaki işçidir, çobandır, şofördür ticaret sahibidir. Bugün herkesin ailesinde direk veya dolaylı turizmden katkı gören insanlar mevcuttur. Lütfen bu konuyu hafife almayalım. Turizm bir kez çökerse daha büyük maliyetler ile daha uzun bir sürede ancak ayni noktaya gelmesini sağlayabiliriz. Vakit kalmadı bu konuda basınımızın, toplumumuzun desteğini alarak acente ve otelcilerimizin sıkıntısının ve dolayısıyla olası bir çöküşün önüne geçmeyi başarmamız gerekmektedir."
REHBERLERE ELEŞTİRİ
Ülkede 200 değil 100 civarında aktif rehber olduğuna işaret eden örgütler, "Turizme balta vurduran" diye nitelediği Rehberler Birliği başkanına da eleştirilerde bulundu.
Açıklamada, ülkede tur yapmak için rehber bulunmazken, dünyanın hiçbir ülkesinde olamayan bir uygulamayla, havalimanından oteline gitmeye çalışan bir turist için otobüste rehber arandığı ve rehber yoksa otobüsün polis tarafından çevrildiğine işaret edildi.
"Doğru ve zamanında yapılmayan pazarlama ve tanıtım faaliyetlerinde bulunmadan bir destinasyon haline gelemezsiniz" denilen açıklamada, sektörün, devletin yapmış olduğu tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinden haberdar olmadığı kaydedildi.
Örgütler, son olarak ülkenin ana sorunlarından birisi olan ulaşıma da değinerek, "Her geçen gün artan uçak fiyatları, ülke turizmimize ve halkımıza darbe vurmaktadır. KTHY'nin batışından sonra Kıbrıs halkı ya güneyden uçmaya mecbur edilmiş, ya da fahiş fiyatlarla uçak bileti satın almaya mecbur kalınmıştır. Maalesef bu hususta ciddi bir adim atılmamıştır" dedi.
Yorum Yazın