Tarihe baktığımızda 20 Temmuz’da yaşanmış ve kayıtlara geçmiş bir çok olay var
20 Temmuz 1402; Osmanlı İmparatorluğu sultanı Yıldırım Bayezid ile Büyük Timur İmparatorluğu sultanı Timur arasında, Ankara'nın Çubuk Ovası'nda yapılan savaşın yıldönümü.
20 Temmuz 1916; Birinci Dünya Savaşı, Rus askerlerinin Ermenistan'ın Gumiskhanek kentini ele geçirmesi.
20 Temmuz 1936; Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin imzalanması.
20 Temmuz 1944; Hitler'e, Alman ordusundan bir albayın (Claus von Stauffenberg) önderliğinde, başarısız olarak sona eren suikast girişimi.
20 Temmuz 1951; Ürdün Kralı I. Abdullah’ın, Cuma namazı sırasında bir Filistinli tarafından katledilmesi.
20 Temmuz 1964; Vietnam Savaşı’nda Vietkong askeri birliklerinin Cai Be'ye saldırdığı, 11 Güney Vietnam'lı askeri personel ile 30'u çocuk 40 sivili öldürmesi
20 Temmuz 1969; Tarihte ilk kez insanlı bir uzay aracının Ay'a ulaşması. Apollo 11’in Ay yüzeyine inmesi, Astronot Neil Armstrong’un Ay'a ilk ayak basan insan olması.
İnsanlık tarihinin kan ve gözyaşıyla yazılmış tarihi, acıların yok olacağı bir dünya kurma hayalinin hiç bir zaman gerçekleşemeyeceğini gösterse de, Atatürk’ün söylediği en güzel sözlerden biri olan “Yurtta Sulh, Cihan’da Barış” ilkesinin tüm dünyada benimsenmesini ve hayat bulmasını en kalbi hislerle diliyoruz.
Medeniyet, insaniyet, hakkaniyet gibi kelimelerin yerini cinayet, ihanet gibi kelimeler alırken, cani ruhlu, insan görünümlü vahşi bir ruha sahip kişiler insanlık tarihine yeni vahşet olaylarını eklemekte olduğunu izliyoruz.
Kıbrıs'ta Yunan subayların yönetimindeki Ulusal Muhafız Alayı’nın, o dönemde Cumhurbaşkanı olan Makarios'u devirmesi ve EOKA-B lideri Nikos Sampson'un Cumhurbaşkanı ilan edilmesiyle yeni bir ivme kazanan Kıbrıs, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit’in emriyle “Kıbrıs Barış Harekatı”nı başlatmış, Kıbrıs Türkleri özgürlüğüne kavuşmuştur.
1963’ten itibaren Rum saldırılarına uğrayan, katledilen bir çok Türk vardı.
Kıbrıs Türkü gettolarda yaşamakta, her türlü hakları elinden alınmış, can ve mal emniyeti olmadan yaşama tutunmaya çalışmaktaydı.
Gözünü Toroslar’a çevirmiş, kulağı radyoda, Türkiye’den gelecek işareti beklemekteydi.
Türkiye’de gençlik hareketi “Kıbrıs’ın Rum’a bırakılamayacağı” mesajını veren mitingler düzenliyordu.
ABD, İngiliz ve Yunan istihbarat kaynakları, Türkiye’nin müdahale etme yeteneği olmadığını söyleyip Rumlara “yeşil ışık” yakmaktaydı.
İşte böyle bir ortamda, 20 Temmuz sabahının 7’sinde Hasan Mutlucan’ın gür sesiyle “Çırpırdı Karadeniz, bakıp Türk’ün bayrağına” söylüyor, ardından Başbakan Bülent Ecevit mutlu haberi veriyordu:
“Yalnız Türklere değil, Rumlara da barış getireceğiz”
Bu mutlu gün nedeniyle yüce Türk Milleti’nin mensubu olan tüm halkımızın bayramını kutluyorum.
Ne mutlu Türk’üm diyene.
Yorum Yazın