Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Almanya ziyareti dönüşünde özel uçağında Milliyet'in de içinde olduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı. Çavuşoğlu, ABD ile ilişkilerden, Menbiç'teki son duruma, F35 savaş uçağı alımından AB heyetinin Türkiye ziyaretine kadar birçok önemli konuda sorulara şu yanıtları verdi:
“Münbiç Suriye'de model olacak”
- 4 Haziran'da ABD'ye gideceksiniz, Münbiç başta olmak üzere Suriye ile ilgili son gelinen nokta nedir?
- ABD ile Tillerson'la Ankara'da buluştuktan sonra 3 çalışma grubu kurduk. S400 dahil, diğer taraftan Suriye başlangıçta Münbiç ağırlıklı ve PKK ile mücadele. Bu komisyonların toplantıları yapıldı. Suriye ile ilgili komisyon 3. kez toplandı. Esasen daha önceki toplantılarda, bir kere de müsteşarımız muhatabıyla DC'de bir araya gelmişti. Bu toplantılarda bir yol haritası konusunda ön mutabakat sağlandı ama son onay bakanlara bırakıldı. Eğer Tillerson görevden ayrılmasaydı, biz 19 Mart'ta bunu onaylayıp geçecektik.
Burada somut adımlar var ve somut bir takvime bağlı bu eylem planı yol haritası. Somut adım ne olacak, YPG buradan çıkarılacak. YPG'nin yerine yönetimde ve güvenlik kuvvetlerinde kimler yer alacak, bunu da Türkiye ve ABD birlikte kararlaştıracaklar. Herkes isimleri getirip ortaya koyabilir. Yarısını sen yarısını, ben belirleyeyim diyebilir. Hazırlık toplantısında bu belli olur. Onaylandıktan sonra hazırlık toplantısı ve uygulama safhası var. Uygulama safhası öyle aylar filan değil. Burada YPG'nin Münbiç'ten çekilmesine de nezaret edeceğiz, denetleyeceğiz. YPG çekildikten sonra bu oluşumları güvenliği ile ilgili geçici tedbirleri biz alacağız, boşluk oluşmasın ve başka terör örgütleri girmesin diye. DEAŞ geri gelmesin vb.
Burada kriter, buranın demografik yapısı. Burası yüzde 90'dan fazla Arapların, dolayısıyla Arapların yöneteceği ağırlıklı. Yüzde 2 Kürt varsa, yüzde 2 Kürt de olabilir. Ama YPG olmaz. Münbiç modelini başarıyla uyguladıktan sonra Suriye'nin kuzeyinin istikrara kavuşturulması için diğer yerlerde adımların atılması. Vardığımız prensip anlaşması bu. Münbiç modeli. Daha sonrası için bir model olacak. Başka şehre gideceğiz Rakka. Aynı şekilde Kobani. Nüfusu ağırlıklı Kürt ise, yönetimin de ağırlıklı Kürtler'den olması doğal. PKK, Kürtleri de sürgüne gönderdi. O Kürtlerin geri dönüşünün sağlanması lazım.
Şimdi ABD'ye 'sen buradan çekileceksin' deme hakkım yok, benim toprağım değil. ABD kendisi karar verir, çekilir, çekilmez.
"İlişkilerde gerginlik azaltılacak"
- Mutabakat ne durumda, yeni bir durum var mı?
- Küçük bir iki güncelleme ancak olmuştur. Kaldığımız yerden devam ediyoruz. Zaten NATO toplantısı marjında Brüksel'de Pompeo ile buluştuğumuzda birinci cümlesi; 'Bu anlaşmaya sadığımız, bir an önce sen de gel bunu onaylayalım, uygulamaya geçelim'. Münbiç'teki bu adım, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerde gerginliği bir nebze olsun azaltacak ve bundan sonra atılacak pozitif bazı adımların temelini oluşturacak. Biz diyoruz başka adımlar atabilmemiz için tekrar güveni inşa etmemiz lazım. Güven kaybı var. Bu adım bence gelecek adımlar için önemli.
- ABD, YPG ile iş tutmaktan vazgeçiyor diyebilir miyiz?
- ABD, YPG ile ne kadar iş tutar ne kadar iş tutmaz. Benim edindiğim izlenim, Kandil ve PKK bağlantılı olanları buradan çıkarmak istiyor. YPG ile Kandil arasında bağı koparmak istiyor. YPG ayrılacak, önemli soru bu. Ama nereye gidecek? DAEŞ gibi çöllere mi gidecek. Kandil'e mi gidecek? Ne kadarına silah bıraktırıp normal hayata döndürebilecekler. Bunların hepsi sorular yani. Bunların detayı önemli. İstihbarat, asker bunların detayını görüşüyorlar, görüşmeye başladılar. Daha önce bir heyet geldi bizimkilerle görüştüler. Genelkurmaybaşkanlarımız bir araya geldiler. Uygulama safhasının hazırlıklarını yapıyorlar. Siyasi otorite okey dedikten sonra atılması gereken adımlar var. O adımları da istihbarat, asker ve biz de koordine edeceğiz. Ne zaman gidecek, kimler yönetecek. Tüm bunların ön hazırlığını yapmamız lazım. Münbiç ile ilgili atılacak adımların hazırlık çalışmasını askerlerimiz, istihbaratımız teknik konuları zaten görüşüyorlar, çalışıyorlar. Çünkü onay verince tak tak tak adımları hızlı bir şekilde atabilmek için. Uygulama ile ilgili hazırlık çalışmalarını görüşüyorlar.
“4 Haziran öncesi elçi döner”
- Yol haritasının somut takvimi var mı?
- Bunun için 4'ünü bekleyeceksiniz. Belki o gün bir şey değişecek. Bir ülkeyle bir şey götürüyoruz. 4 Haziran'da takvim çıkma ihtimali var. Hangi günde hangi adımlar atacağız. Takvime bağlı, somut adımlar içeren bir yol haritası. Ortak bir açıklama yapacağız o gün.
- Kudüs sonrası ABD Büyükelçisi'ni Ankara'ya çağırmıştınız. 4 Haziran öncesi döner mi?
Tabii döner. İstişarelerimizi yapıyoruz biz zaten büyükelçiyi ABD çekmedik. Benim ziyaretimde büyükelçinin orada olması önemli. Biran önce gidip de hazırlıkları yapması önemli. Zaten Sayın Cumhurbaşkanımız kabul edecekler.
“Oynamıyorum denecek anlaşma değil”
- F35 teslimatta hangi noktadayız?
- Benim şahsen bir endişem yok. Çünkü bu bir anlaşma. Paraları ödenmiş, kapsamlı bir anlaşma. İçinde ortak üretim de var yani parça üretimi de var. Bugüne kadar biz taksitlerimizi hiç aksatmadan ödemişiz. Bu anlaşma S400 veya Türkiye'nin başka bir anlaşmasına bağlı değil. "Benim canım sıkıldı, istemiyorum, oynamıyorum" diyeceği bir anlaşma da değil. Çok ciddi bir anlaşma. Hukuki yükümlülükleri de var. Kongreden söylemler geliyor, kısıtlamaya yönelik. Şu ana kadar hükümet kanadından yönetim kanadından doğrudan böyle bir baskı yok, "F35'i vermiyoruz" diye. O nedenle ben bir endişe görmüyorum.
Ama en kötü senaryoyu düşünelim. O zaman hukuki bir süreç olur. o da işler. Ama Türkiye hava savunma sisteminde müttefiklerinden alamayınca çaresiz kalmadıysa burada da çaresiz kalmaz. Biz ihtiyacımızı mutlaka karşılarız. Biz NATO üyesiyiz, önemli bir müttefiğiyiz. NATO ile çok önemli tatbikatlarda yapıyoruz. Tüm bu alımlarımızı da biz müttefiklerimizden almak isteriz. Müttefiklerimiz de keyfi engeller çıkarmamalı. Başka kurumlara atarak da bu işleri savsaklamamalı, oyalamamalı. Müttefikliğe yakışır bir şekilde bu işleri sürdürmemiz lazım.
İhtiyacım varsa bir yerden karşılayamazsam mutlaka acil ihtiyacımı bir yerden karşılarım, alırım. Ben bir engel, problem çıkacağını düşünmüyorum. Kararı yönetim verir. Kongrenin bazı aldığı yaptırım kararlarında, büyük bir bölümünde yönetime bir yetki payı bırakıyor. En son Rusya'ya yaptırımda bırakmadı. Son kararı yönetim veriyor.
- Olumsuz olursa ABD'ye karşılık vereceğimiz neler var?
- Varsayımlar üzerine konuşmak doğru olmaz. Masaya ben onu koydum, o onu koydu. Ama masada bile değil. Sizin söylediğiniz şeyler ancak ilişkiler ancak kopma noktasına gelince konuşulacak konular. İlişkiler kopmadan, Türkiye'ye karşı çok hasmane düşmanca bir tutum olmadığı zaman en ufak anlaşmazlıkta ben de böyle yaparım diye masaya bir şey konulmaz. İlişkilerin o noktaya geleceğini düşünmüyorum. Özellikle Münbiç modelini uygulamaya başlarsak, FETÖ iadesi de çok ciddi bir konu. Bu iki konuda adım atılabilir. YPG'ye verilen destek bunları yoluna koyabilirsek ilişkiler normalleşmeye başlar.
“Trump Türkiye ile ilişkilerin bozulmasını istemiyor”
- Trump ile Erdoğan arasındaki ilişkiler nasıl?
- Bence birbirini iyi tanıyan ikili. Trump'un Türkiye'ye karşı büyük bir saygısı ve sevgisi var. Türkiye ile ilişkilerin bozulmasını istemiyor. Yer yer sesini yükselttiğini biliyoruz. Bu ilişkiler niye böyle diye. Sayın Cumhurbaşkanımıza son derece büyük bir saygısı var. Telefon konuşmalarında bu görülüyor. Trump'la tüm görüşmelerde ve telefon konuşmalarında vardım. Gerçekten Trump'ın Türkiye'ye karşı çok büyük bir sevgisi var. Cumhurbaşkanımıza da aynı şekilde var. Zaten bunu da siz fark ediyorsunuzdur. Cumhurbaşkanımız da var olan problemleri de Trump'a söylüyor.
ABD'ye bu sorunu [Suriye] açıkça söylüyor. Her konuda fikir birliği ya da sorunların çözüldüğü anlamına gelmez. Şu anda ABD "Silah vermiyoruz" diyor, "Gel Münbiç'ten beraber atalım" diyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın hayal kırıklıkları ve tereddütleri giderilir.
- Ziyarette Almanya'ya ne mesajlar verdiniz?
- Merkel'e Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın selamını ilettim. Başbakanımızla görüşmeniz çok verimli geçmiş. "Cumhurbaşkanımızla telefonla görüştünüz" dedim. "Cumhurbaşkanınızı seçimden sonra bekliyoruz" dedi. Daha önce Steinmeier'le, hem de Merkel ile görüşmesinde bu ziyaret konuşuldu. O zaman seçim de yoktu. Şimdi ise daha selamını iletince, direkt Merkel "Seçimden sonra ziyaretini bekliyoruz" dedi. Resmi davet Cumhurbaşkanından gelebilir o ayrı bir şey ama Merkel'in de Başbakan olarak bekliyoruz demesi doğal bir şey. İcranın başı Şansölye'dir Almanya'da. Davetin yapılması başka bir şey, ziyaretin gerçekleşmesi başka bir şey. Bunlar doğal şeylerdir. Merkel de sık sık Türkiye'ye geliyor. Bizim için de doğal bir şey.
Dışişleri Bakanı ile ikili ilişkileri konuştuk. Hemen hemen birçok boyutunu konuştuk. Normalleşme sürecini hızlandırma konusunda teyitleştik. Spesifik bazı konuları, terörle mücadeleyi konuştuk. İadeler, PKK, FETÖ ile ilgili verdiğimiz listeyi konuştuk. Bir takım Alman vatandaşları var Türkiye'de. Bazıları çıkmış hapisten, çıkış yasağı varmış. Ben de kendisine dedim ki yargı sürecinde halloluyor zaten birçok iş. İran konusunda Almanya nükleer anlaşmanın devam etmesini istiyor. Biz de takdirle karşılıyoruz. "Biz de aynı şeyi düşünüyoruz" dedik.
HDP mitingi uyarısı
- Almanya'nin HDP mitingine izni konusu gündeme geldi mi?
- Onu söyledim. Her ne kadar son dakika adamları konuşturmasanız da adamlar mitingini yaptı. O da dedi ki onlara konuşma izni vermedik. Biz de takip ediyoruz, siz de bize bilgi verirseniz. Orada bir toplantı oldu, toplantı oldu ama HDP'li siyasetçilere konuşma izni vermemişler. Adamlara konuşma izni vermemişler ama tabi o arada PKK paçavralarını sallandırdılar. Ona da izin vermemeleri gerekirdi. Son bir sene içinde PKK'ya yönelik gerçekten katı tutum izlemeye başladılar. Sigmar'ın da, bir önceki içişleri bakanının da önemli rolü var. Eyalet Başbakanı da "Kesinlikle biz PKK ile Kürtleri iyi ayırt ediyoruz" dedi. "Biz de tam bunu istiyoruz" dedik. Geçmişte Kürtlere yaptıklarınızı biliyoruz. Biz de PKK ile mücadele ediyoruz, artık PKK'nın bir daha şehirlerimize girmeyin diyen bizzat Kürtler. İnsanlar normal hayata alıştılar. Sonuçta o da aynı şeyi söyledi. Turistler var insanlar normal hayata alışmışlar.
- Kuzey Irak'taki gelişmeler Kürt seçmeni etkiler mi?
- Biz tezimizde haklı çıktık. Gerçekleri söyledik. Erbil'e de kamuoyuna da aynı şeyleri söyledik. Bir hataydı. Bundan Kürtler zararlı çıktı. Sonraki süreçte şunu söylediler: "Bir tek Türkiye bize dürüst davrandı. Diğerleri siz yürüyün diyorlarmış."
Şimdi onlar Bağdat ile bazı konularda mutabakat sağlamaya başladılar. Bağdat hava sahasını açınca, biz de Süleymaniye'yi açmaya başladık. İlk başta doğu, güneydoğuda Barzani'nin akrabaları da var, biraz olumsuz hava esti ama sonra gördüler ki bizim Kuzey Irak'taki Kürtlerle bir problemimiz yok. Artık hatalarından da ders aldılar. İleride Bağdat'la ilgili adımlar görüşülür, konuşulur. Bizim için mesele çifte gümdük olması, şimdi onu kaldırdılar. Bağdat, gümrükte ve havaalanında otoriteyi ele aldı. Üçüncü kapı açılacak Bağdat'la istişare ediliyor. PKK ile iç içe olanları ayrı tutuyoruz. Kürtlerle bir problemimiz yok.
“Sona doğru geldik”
- Perşembe günü AB heyeti Türkiye'ye geliyor, vize başta olmak üzere oyalama mı var?
- Oyalama değil. 4 bakanlığımız çalışıyoruz. Başlıklara baktığımızda 7 tane kalmış. Biz aldık onayı gönderdik. Onlar titiz şekilde çalışıyorlar. Önce ekip gelecek uzmanlar, arkadaşlarımızla görüşecekler. Arkasından Timmermans gelecek. Ama ben artık sona doğru geldiğimizi düşünüyorum. AB oyalamak isterse oyalar. Örneğin Gürcistan tüm kriterleri yerine getirdi. Bir seneden fazla süre geçtikten sonra uyguladılar. Bak Gürcistan bile tüm kriterleri yerine getirdikten sonra vizesiz seyahati vermedi. Oyalamak isterse oyalar.
Yorum Yazın