Sputnik, Kıbrıs'ta iki toplumun Kıbrıs sorununa çözüm aradığı yeni süreçte, Kıbrıs Rum tarafının deneyimli diplomatı ve Hükümet Sözcüsü Dr. Nikos Hristodoulidis ile adadaki son gelişmeleri kapsamlı bir şekilde masaya yatırdı. Hristodoulidis, Sputnik aracılığıyla Kıbrıs Türk toplumuna, Türkiye'ye ve Rusya'ya önemli mesajlar gönderdi.
Kıbrıs'ta iki kesimlilik, siyasi eşitlik ve mülkiyet gibi konularda Kıbrıs Rum tarafının bakış açısını ayrıntılı bir biçimde masaya yatıran Hristodoulidis, Kıbrıs'ta tartışılan çözüm sonrasında adanın olası nüfus kompozisyonuna da açıklık getirdi. Deneyimli diplomata göre çözümden sonra Kıbrıs'ta iki toplum arasında %80-%20 nüfus orantısı yürürlüğe konulacak. Yani, 1960'da adada mevcut olan nüfus orantısı temelinde, her dört Kıbrıslı Rum'a bir Kıbrıslı Türk karşılık olacak. Öte yandan Hristodoulidis garantiler meselesinde AB'nin iki toplumun hassasiyetlerini gözetmesi suretiyle Kıbrıslı Türkler ile Rumlar arasında güven tesisine katkıda bulunabileceğini vurguluyor.
TERÖRİZMLE MÜCADELEDE ORTAK ÇABA
— Mülakatımıza Ankara'da yaşanan terör saldırısıyla başlamak istiyorum. Kıbrıs Cumhuriyeti olarak Türkiye halklarına mesajınız nedir?
Cumhurbaşkanı ve yayınlamış olduğu mesajla Dışişleri Bakanlığı bu saldırıyı kınadı. Terör konularında, bahis konusu hangi ülke olursa olsun hoşgörü söz konusu olamaz. Terörizm sorunlara çözüm sunmaz. Aksine sorunları karmaşıklaştırır. Umudumuz odur ki hepimizin işbirliğiyle bu gibi istenmeyen olaylar göğüslenecek.
'ÇÖZÜM MART'TAN EVVEL DE GELEBİLİR, ANCAK…'
— Mustafa Akıncı'nın işbaşı yapmasıyla beraber Kıbrıs Müzakerelerinde yeni bir momentum elde edildi. Ancak zamanla gündeme çeşitli sorunlar geldi. Şu an müzakereler hangi noktada bulunuyor?
İki liderin direktifleriyle müzakereciler üstünde uzlaşmaya varılmamış olan noktalardan oluşan bir katalog oluşturdular. Bu katalog temelinde müzakerelerin Kasım ayında yoğunlaştırılması bekleniyor. İki lider anlaşmazlık noktalarını tartışacaklar ve müzakere edecekler. İki lider arasındaki bu müzakere sona erdiğinde, müzakerenin sonucu çözümün geleceği için bizlere daha sağlıklı bir fikir sunmuş olacak. Bizim açımızdan Kasım ayı büyük öneme sahip. Kıbrıs Sorununda çok kritik bir evreye girmiş bulunuyoruz. Umudumuz odur ki yeni gelişmeler çözüm yolunda daha umutlu olmamıza sebebiyet vereceklerdir.
— Sayın Akıncı geçtiğimiz günlerde Mart ayına dek Kıbrıs'ta yeni bir çözüm planının ve referandumun gündeme gelebileceğini açıkladı. Bu mümkün müdür?
Biz 'çözüm Mart ayından önce de mümkündür' diyoruz. Önemli olan müzakere masasında dillendirilecek olan tezler ve müzakerelerin sonucudur. Bugün gündemde olan görüş ayrılıkları gündemdeki yerlerini korumaya devam ederlerse Mart ayından bahsetmemiz doğru olmaz. Mart ayında çözüm bu şekilde mümkün değildir. Her şey müzakere masasına bağlı.
— Anladığım kadarıyla sizin için önemli olan müzakerelerin özü. Öyle değil mi?
Kesinlikle.
'MÜZAKERE ETTİĞİM KONU KIBRIS CUMHURİYETİ'NİN DÖNÜŞÜMÜ'
— Müzakerelerin özüne değinmişken son dönemde iki taraf arasında bazı özlü konularda oluşan görüş ayrılıklarına değinmek isterim. Örneğin 2014 Şubat Ortak Metninde var olan ‘constituent state' terimi Kıbrıs Rum tarafında ‘oluşturucu vilayet' olarak tercüme edilirken Kıbrıs Türk tarafı ‘kurucu devlet' terimi üzerinde ısrarını sürdürüyor. Bu görüş ayrılıkların temelinde ne var?
Hiçbir durumda Ortak Metin ‘kurucu devlet'ten söz etmez. Bu sarih bir biçimde ortadadır. Bizim yorumumuzdan öte önemli olan uluslararası unsurların bu gibi terimlere nasıl yaklaştığıdır. Kıbrıs'ta bugün çok net bir durum söz konusudur. Adada Kıbrıs Cumhuriyeti vardır. Ayrıca adada bir işgal durumu söz konusudur. Tanınmayan ve tanınması mümkün olmayan bir rejim söz konusudur. Müzakerelerde Kıbrıs Cumhuriyeti'nin dönüşümünü ele alıyoruz. Kıbrıs Cumhuriyeti 1960'da ortak evimizdi. Bu ortak evimiz yeni bir formata nasıl evirilecek? Nasıl federal bir yapı elde edecek? Tekrar ediyorum: Bizim açımızdan Kıbrıs Cumhuriyeti bizim ortak evimizdir.
— Açık şekilde, yanlış anlaşılmalara mahal vermemek açısından soruyorum. Müzakerelerde tartışılan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin üniter bir yapıdan federal bir yapıya evirilmesidir. Öyle değil mi?
1960 yılında kurulan üniter yapıdan federal bir yapıya geçişi ele alıyoruz.
'DÖRT TEMEL ÖZGÜRLÜK İKİ KESİMLİLİĞİ ORTADAN KALDIRMAZ'
— Mademki iki oluşturucu vilayetten söz ediyoruz, son haftalarda Kıbrıs Türk oluşturucu vilayeti ile ilgili özellikle adının kuzeyinde galeyana neden olan bir gelişmeyi dikkatinize sunmak isterim. İzin verirseniz 'şeytanın avukatlığını' yapacağım. Kıbrıslı Türkler şunu soruyor: Çözümle beraber adanın kuzeyinde dört temel özgürlüğü kabul edecek olursak Kıbrıs Türk kurucu eyaletinde nüfus ve mülk çoğunluğunu kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalacağız. Bu durumda kuzeydeki oluşturucu vilayet nasıl Kıbrıs Türk kimliğine haiz olacak?
Sualiniz için çok teşekkür ederim. Kıbrıslı Türkler değinmiş olduğunuz tezi öne sürüyorlar. Bunu yaparken iki kesimliliği ve siyasi eşitliği garanti altına almaya çalışıyorlar. İki kesimlilik ve siyasi eşitlik federal devletle ilgili olan konulardır. Üniter yapılı Kıbrıs Cumhuriyeti'nin federasyona dönüşmesiyle ilgili bir meseleden bahsediyoruz. Bizler siyasi eşitliliğe ve iki kesimliliğe saygı duyuyoruz. Biz diyoruz ki: Dört temel özgürlük siyasi eşitlik ve iki kesimlilik ile bir arada olabilir. Kıbrıslı Türklerin federal yapıda temsilcilerini seçmesini müzakere etmeye hazırız. Ancak ne var ki dört temel özgürlüğün gölgelenmesi tartışılamaz. Bu özgürlükler hem Kıbrıslı Rumların hem de Kıbrıslı Türklerin çıkarlarına hizmet etmektedir. Kıbrıslı Rumlar ve Türkler kendi vatanlarında ikinci sınıf AB vatandaşı olamazlar. Dört temel özgürlükler sadece Kıbrıslı Rumlar için geçerli değildir. Kıbrıslı Türkler için de geçerlidir. Müzakerelerde bir tarafın tezini kabul etmekle diğer tarafın kayba uğrayacağı fikri ile hareket etmememiz lazım. Bu şekilde Kıbrıs Sorununda çözüm elde edemeyiz. Kıbrıs Rum tarafı müzakere masasına sadece ve sadece Kıbrıslıların ortak menfaatini dikkate alarak oturmaktadır.
— Dört temel özgürlükle siyasi eşitlik ve iki kesimlilik bir arada nasıl ele alınabilir? Belirli bir formülünüz var mı?
Örneğin siyasi hakların kullanımı noktasında alınacak olan inisiyatiflerle bu sağlanabilir.
'KIBRISLI RUM GÖÇMENLERİN TÜMÜ EVLERİNE DÖNEBİLMELİ'
— Halkların ve okuyucunun bu konuyu daha çok berraklaştırması için şunu sormak durumundayım: Kıbrıs Rum tarafının tezi 1974'te evlerinden ve yurtlarından edilen tüm göçmenlerin adanın kuzeye dönme hakkına sahip olmaya devam ettiği yönünde midir?
Göçmenlerle beraber gelecekte bir Baflı, bir Limasollu kendi vatanı içerisinde istediği yerde yaşayabilmeli. Aynı şey Kıbrıslı Türkler için de geçerlidir. Omorfoulou ya da Girneli bir Kıbrıslı Türk çözümden beş sene sonra Limasol'a, Larnaka'ya ya da Baf'a göç etmeye karar kılabilir.
— Yani Kıbrıs'ta yasal yollardan yerleşen tüm sakinlerin özgür yerleşim hakkından bahsediyoruz. Öyle değil mi?
Tabii ki.
DÖNÜŞÜMLÜ BAŞKANLIK KONUSUNDAKİ GÖRÜŞ AYRILIĞI
— Kıbrıs Türk tarafında konuşulan bir başka mesele çapraz oy ve dönüşümlü başkanlık. Gerek Sayın Akıncı gerekse de Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin yeni Genel Başkanı, Mehmet Ali Talat bu iki kaidenin Kıbrıslı Türklerin yeni federal evi kabullenmeleri için gerekli olduklarını vurguluyorlar. Bu konuda bir görüş ayrılığı mı söz konusu? Hangi noktadayız?
Gerçekten Sayın Akıncı bu konuyu gündem taşıdı. Ayrıca, bu tezi siyasi eşitlik kaidesinin bir parçası olarak göstermeye çalışmıştır. Sayın Akıncı'ya göre dönüşümlü başkanlık siyasi eşitliğin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu konuda görüş ayrılığı söz konusu. Bize göre siyasi eşitlik sıfatlarla garanti altına alınmaz. Siyasi eşitlik, federal düzeyde karar alma mekanizmasına başarılı bir şekilde katılmayla elde edilir. Bu konu müzakere masasında ele alındı. İki taraf arasındaki görüş ayrılığı yukarıda belirtilen kataloğa girmiştir.
— Kanımca müzakerelerde büyük sorun yaratma potansiyeline sahip bir sorundan bahsetmiyoruz. İleriki safhalarda bir karara bağlanacaktır. Öyle değil mi?
Hedefimiz bu konuda bir görüş birliğine varmaktır.
ÇÖZÜMLE BERABER 4'E 1 NÜFUS ORANI
— Kıbrıs'a yasal yollardan yerleşen insanlardan bahsetmişken, çözüm sonrasında adada Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını bekleyen geleceği size sormak isterim. Kıbrıs Türk tarafı kendi vatandaşları arasında ayrım yapamayacağı tezini öne sürüyor. Bu başlıktaki fikir ayrılığı nasıl aşılacak?
Müzakere masasında şu an tartışılan mesela Kıbrıs Cumhuriyeti'nin dönüşümünü teşkil edecek olan yapının vatandaşlığına kimin sahip olacağı meselesidir. Şu an itibariyle şunu söyleyebilirim ki, bir sonuca varmış değiliz. Bu konuda sadece bizim için değil, Kıbrıslı Türkler açısından da önemli olan 1960'te var olan demografik orantının garanti altına alınmasıdır.
— Nasıl bir orantıdan bahsediyoruz?
Takriben 4'e bir 1 gibi bir orantıdan bahsediyoruz. Yani Kıbrıs nüfusunun %80'ni ile %20'si… Bu Kıbrıs Rum tarafının temel tezlerinden bir tanesidir. Bu çerçeve içerisine yerleşikler (Kıbrıs'taki TC yurttaşları) meselesinin nasıl eklemlenebileceğini ileride tartışacağız.
'MÃœLKÄ°YET MESELESÄ°NDE KRÄ°TERLER TARTIÅžILIYOR'
— Kıbrıs meselesinin spesifik boyutlarını kapatmadan mülkiyet meselesinde müzakerelerin hangi noktada olduğunu sormak isterim.
Mülkiyet meselesinde kişinin mülkiyet edinme hakkı her tarafça kabul edilmiştir. Bu hem Kıbrıslı Rumlar hem de Kıbrıslı Türkler için olumlu bir gelişmedir. Unutmayalım ki özgür bölgelerde mülk sahibi olan Kıbrıslı Türk yurttaşlar söz konusudur. Bunun için temel bir özgürlükten bahsediyoruz. Ve bu nedenle bu konudaki gelişmeyi selamlıyoruz. Şimdi tartıştığımız mesele bu temel hakkın hangi şekilde uygulamaya sokulacağını öngören kriterlerin müzakere edilmesidir. Mülkiyet Komisyonuna başvuracak olan şahsın isteyebileceği bazı ‘terapiler' (formüller) karara bağlanmıştır. Bizim açımızdan mülkiyet Kıbrıs Sorununun harita gibi birçok etmenini etkileyen bir konudur.
— Harita konusunun ne zaman gündeme gelmesini beklemeliyiz?
Kriterler temelinde bir ilk müzakere gerçekleştirildi. Harita değiş-tokuşu gerçekleştirilmedi. Hedefimiz ortak kriterlerin belirlenmesidir. Ancak kabul edersiniz ki mülkiyet meselesi sonuçlandırılmadan bu başlığın kapanması beklenemez.
'İLGİLİ TARAFLARIN ÖNCELİĞİ ÇÖZÜM OLMALI'
— Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümeti'nin son günlerde Kıbrıs Türk toplumunun gündemini meşgul eden önemli bir mesele hakkında görüşünü almak istiyorum. Malumunuz olduğu üzere Türkiye'den adaya gelen suyun yönetimiyle ilgili Ankara-Kıbrıs Türk toplumu ilişkilerinde bir gerilim söz konusu. Su konusunda imzalanan protokol suyun dağıtımı için adada kurulan tesisleri Türkiye'ye veriyor. Bu gelişmeler babındaki görüşünüz nedir?
Çok yakinen takip ettiğimiz bir konu. Bakanlar Kurulu bu konuyu takip amaçlı bir Bakanlar Komitesi teşkil etti. Geniş bağlamda, Kıbrıs Rum tarafının duruşuna ışık tutan şu noktaya değinmek istiyorum: Kıbrıs'la ilgili tüm unsurların hedefi Kıbrıs Halkının çıkarlarına hizmet eden çözüme odaklanmaları lazımdır.
— Ankara Kıbrıs'a ulaştırılan su projesini ‘barış suyu' olarak lanse ediyor. Türkiye'nin perspektifinden bu sudan uzun soluklu olarak adanın tümü faydalanabilir. Sizin bu görüş karşısındaki duruşunuz nedir?
Şu anki önceliğimiz Kıbrıs sorununun çözümüdür. Çözümden sonra diğer tüm konulara odaklanabileceğiz. İlgili tüm taraflara şu mesajı göndermek istiyorum: Birinci önceliğimiz Kıbrıslı Türklerin ve Rumların yararına olan çözüme hangi şekilde ulaşabileceğimiz olmalıdır. Eski dönemlerin pratiklerinden, Kıbrıs Halkının önceliklerini göz ardı eden çözüm formüllerinden uzak durmalıyız.
GARANTİ ANLAŞMALARININ GELECEĞİ
— Garantörlük meselesinde Kıbrıs Türk tarafı ya 1960 anlaşmaları olduğu gibi kalacak ya da garantörlük anlaşmaları adadaki yeni duruma adapta edilecek, ‘Türk ordusu her durumda Kıbrıslı Türklerin güvenliği için adada kalmalı' görüşleriyle karşımıza çıkarken Rum tarafı bu konuda esneklik sergilemiyor. Bu konudaki derin uçurum nasıl aşılacak?
2015 yılında, AB üyesi bir ülke için garantörlüklerden bahsedemeyiz. Bu konuda samimi olmak istiyorum. Dikkate almamız gereken iki unsur söz konusu. Kıbrıslı Türkler Kıbrıslı Rumlara güvenmiyor. Kıbrıslı Rumlar da Türkiye'ye ve Türk Ordusu'na güvenmiyor. Bize göre, eskimiş garantörlüklerden maada bu güvensizlikleri göğüsleyebilecek formüller vardır. Bu konuda, teferruatlara girmeksizin bir örnek verebilirim. AB güvenlik supapları temin edebilir. Ayrıca, geçmişte AB'nin kendi temel ilkelerini göz ardı eden hükümetler karşısında harekete geçmiş olduğuna tanık olduk.
— AB'ye alternatif olarak NATO da Kıbrıs'ta görev üstlenebilir mi?
NATO'nun Kıbrıs'a garantör olması gibi bir durum söz konusu değildir.
'ÇÖZÜMDEN EVVEL KIBRISLI TÜRKLERE VE TÜRKİYE'YE KIBRIS GAZI YOK'
— Türkiye ile işbirliği olasılığına değinmişken Ankara'da rastladığımız bir rahatsızlığı dikkatinize sunmak isterim. Birçok Türk diplomatın ortak sorusu şu: Kıbrıs'ta çözümden bahsederken hangi nedenden dolayı Kıbrıs Rum tarafı Türkiye'nin karşılıklı ilişkilerde sorun yaşadığı İsrail, Mısır ve Yunanistan ile doğal gaz meselesinde yeni adımlar atıyor?
Kıbrıs Cumhuriyeti 1974 yılında feshedilmemiştir. 1974'te adamız işgale uğradı. Şimdiyse işgal olayını göğüslemeye çalışıyoruz. Kıbrıs'ta hayat 1974'te sona ermedi. Kıbrıs Cumhuriyeti bu konuda adım atmak durumdaydı. Doğru adımları attı. AB'ye üye olan Kıbrıs Cumhuriyeti egemenlik haklarını kullandı. Egemenlik haklarını kullanırken daime uluslararası hukuku gözetiyor. Münhasır Ekonomik Alan konusunda uluslararası anlaşmalara saygı gösteriyor. Kendileriyle Münhasır Ekonomik Alan Anlaşması imzaladığımız tüm ülkeler bu gerçeği kabul ediyor. Bize göre enerji unsuru Türkiye'yi Kıbrıs Sorununun çözümüne motive eden bir unsurdur. Kıbrıs Sorununun çözümünden sonra Türkiye ile olası işbirliği perspektifini müzakere etmeye hazırız.
— Anladığım kadarıyla Kıbrıs sorununun çözümünden evvel doğalgaz konusunda Türkiye ile bir işbirliği perspektifi söz konusu değil…
Böyle bir işbirliği mümkün değil. Sizi tanımayan bir devletten bahsediyoruz. Ayrıca sizi tanımayan devlet yasadışı olarak topraklarınızın bir kısmını kontrolü altında tutuyor. Bunu biz değil uluslararası kamuoyu söylüyor.
— Kıbrıs sorununun çözümüne dek Kıbrıslı Türklerin doğalgazdan elde edilecek olan ortak zenginliğe katılımı söz konusu olacak mı?
Müzakerelerde merkezi hükümetin gelirlerine her iki toplumun nasıl katılacağı yönünde bir yakınlaşma elde edildi. Ancak çözümden önce böyle şeyden bahsedemeyiz.
RUSYA DIŞİŞLERİ BAKANI SERGEY LAVROV KIBRIS'A GELİYOR
— Bizlerin Kıbrıs sorununu tartıştığı bir süreçte, Rusya Federasyonu gibi dev bir güç diplomasisi, askeri varlığı ve ekonomisiyle bölgemize geri dönüş gerçekleştiriyor. Rusya'nın Kıbrıs meselesine katkısına ve Rusya-Kıbrıs ilişkilerinin geleceğine nasıl yaklaşıyorsunuz?
Rusya Güvenlik Konseyi üyesi sıfatıyla Kıbrıs sorununda rol oynamaktadır. Rusya, Kıbrıs sorununa çözümünün müzakere temelinde, dış güçlerin baskılarından ırak bir şekilde elde edilebileceğini savunmaktadır. Bu duruşu destekliyoruz. İkili ilişkilerimiz çok iyi bir noktaya gelmiştir. Yakın dönemde Cumhurbaşkanı Anastasiadis Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya geldi. Cumhurbaşkanının Moskova'yı iki kez ziyaret ettiğini sizlere hatırlatmak isterim. Bu yıl Kıbrıs Cumhuriyeti ile Rusya arasındaki diplomatik ilişkilerinin kurulmasının 55'inci yılı. Kutlama etkinlikleri kapsamında Sayın Lavrov'un Kıbrıs'ı ziyaret etmesi beklenmektedir. Bu ziyaret yıl sonundan evvel vuku bulabilir. Bu ikili temaslar çerçevesinde ekonomi gibi ikili ilişkilerimizi yakından ilgilendiren konuları masaya yatıracağız. (Sputnik News)
Yorum Yazın