Düğün turizmi, özel sektör ve kamu sektörünün işbirliği ve koordinasyonu ışığında iyi planlanmış tanıtım ve pazarlama faaliyetleri neticesinde yılın 12 ayına yayılabilecek alternatif bir turizm ürünüdür.
Günümüzde, bir taraftan teknolojinin diğer taraftan kişilerin sosyo-ekonomik gelişimi ile birlikte değişen gereksinimleri ve talepleri, beraberinde yeni turizm ürünlerinin de ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Bunlardan en önemlisi düğün turizmi dediğimiz, en genel ve yalın anlamıyla, nikah törenini icra etmek veya yapılacak nikah törenine katılmak için kişilerin bulundukları yerden başka bir destinasyona seyahat ederek ulaşım, yiyecek-içecek hizmetleri, konaklama gibi temel ve örneğin alışveriş, sportif faaliyetlere katılım, spa, kültürel/tarihi geziler gibi yan turizm hizmetlerinden yararlanmasına verilen addır.
Bilhassa yaz aylarında rağbet gören düğün turizmi, özel sektör ve kamu sektörünün işbirliği ve koordinasyonu ışığında iyi planlanmış tanıtım ve pazarlama faaliyetleri neticesinde yılın 12 ayına yayılabilecek alternatif bir turizm ürünüdür.
Hindistan, İran, Katar, Dubai, Azerbaycan, Suudi Arabistan, Lübnan, Rusya, Çin düğün turizmi pazarı kapsamında önde gelen ülkelerdir. Düğün turizminde destinasyon tercihini en çok etkileyen faktörün her ne kadar “doğa” olarak belirtilmekteyse de, “balayı” unsuru da göz önünde bulundurulduğunda alışveriş imkanları, kültürel-tarihi-sportif faaliyetlerin çeşitliliği gibi etkenler, destinasyon tercihini şekillendiren önemli etkenler arasında yer almaktadır.
Bu anlamda, köprü kurma misyonuna sahip olan Kültür ve Turizm Ataşelikleri ile Müşavirliklerimize büyük görevler düşmektedir. Ülkenin tanıtılarak hedef pazarın çekilmesinde, yaşanılan ülke (home country) ile ev sahibi ülke (host country) arasında kültür ve turizm alanında yapılacak işbirliği çalışmalarının kilit rol oynadığı unutulmamalıdır.
Düğün turizmini tercih edecek bireylerin, yoğun telaş ve heyecan içinde oldukları, ayrıca bir kez yaşanacağı, tekrarının mümkün olmadığı algısına sahip oldukları göz önünde bulundurulmalıdır. Bu bireylerin güvenlik, konfor ve gerekli kolaylıklar ile düzenlemelerin herhangi bir aksaklığa mahal vermeksizin kendilerine sağlanacağına/yapılacağına ikna olmaları, ana prensip olarak kabul edilmelidir. “Bir hizmet veya ürünün kullanımından memnun olan tüketicinin, olumlu deneyimini bir kişiye, memnun olmayan tüketicinin ise olumsuz deneyimini 10 kişiye aktardığı” tezinin göz ardı edilmemesi gerekmektedir.
Düğün turizminde gerçek anlamda kalkınma ve markalaşma nasıl sağlanır?
Hedef pazar profilinin haritasının, ülkeler bazında (bireysel bazda) çıkarılması, düğün organizatörleri ile işbirliğine gidilmesi, hedef pazara yönelik tanıtım ve pazarlama programının oluşturulması, tarifeli seferlere ek olarak charter sefer dediğimiz tarifesiz seferlerin düzenlenmesi veya var olan sayının gerekli görülmesi halinde artırılmasına gidilmesi, uçuş firmalarına/seyahat acentalarına/tur operatörlerine ilişkin teşvik sisteminin güncellenmesi, ayrıca diğer taraftan yerli istihdama önem verilmesi, yerli ürünlerin kullanımının desteklenmesi, ilgili paydaşlarla çalışılması ve eksikliklerin tespit edilmesi, çevre ve belediye hizmetleri çalışmasının yapılması (taşıma kapasitesi, atık, su ve enerji yönetimi, ışıklandırma, bisiklet&yaya yolu, peyzaj çalışmaları, herhangi bir bölgenin trafiğe kapatılarak yaya kullanımına açılması, tarihi binaların restorasyonu, altyapı ve üst yapının güçlendirilmesi vb..), müşteri memnuniyetini sağlamak ve muhafaza etmek için hem bölge halkının hem de çalışanların eğitilmesi, niteliksiz-ucuz-yabancı işgücünün kullanımının azaltılması, teknolojik imkanlardan yararlanılması ve teknolojik gelişimlerin takip edilerek uygulanması, sosyal medya platformlarında veya diğer internet ortamlarında tanıtım ve pazarlama faaliyetlerine ayrıca önem verilmesi, altın takı temininin ülkemizden yapılmasına katkı koyacak çalışmalar yapılması gibi tedbirler alınmadır.
Ortadoğu kültüründen çiftlerin düğününün ortalama 3-4 gece olduğu, davetli sayısının 200’lerden 1500’lere kadar çıktığı, bir düğünün cirosunun 2 ile 5 milyon dolar arasında değiştiği göz önünde bulundurulduğunda, daha çok deniz-kum-güneş turizmi ile bütünleşmiş Türkiye ve bilhassa küçük yüzölçümüne sahip olması ve sınırlı taşıma kapasitesinden ötürü KKTC için bu turizm ürününe yönelmenin elzem olduğunu değerlendirmekteyim.