Geçen hafta sonu eşimi alıp Ottoman otele gittim. Çok sevdiğim İzmirli bir ailede katıldı bize.
Aslında bizim 3.üncü defa gidişimizdi aynı otele. Kış için biçilmiş bir kaftan olan kaplıca turizme yönelik bir yerleşke. Yerleşke diyorum tam bir tesis.
Yemeklerine gelince yörenin zengin kültürünün artısı olarak muhteşemdiler.
Sonra uzun çarşıya gittik yörenin güzelliklerinin sergilendiği o paha biçilmez çarşıya. Girince kaybolduğunuz, her şeyi almak istediğiniz, bize göre de nispeten ucuz o yöresel çarşı benim gibi kültür ve yemek aşığı biri için festivaldi.
Buraya kadar anlattıklarım yabancı gözüyle güneydeki misafirsever bir şehrimizdi. Çoğumuz da bunları biliyorsunuz zaten, asıl gelmek istediğim o kadim halk milattan öncelere dayanan yöre yerleşimi ve doğunun kendini tam olarak hissettirdiği o kadim halk Müslüman’ı, Hristiyan’ı, Ermeni’si, Süryani’si ve Kürtleri ile barış içerisinde yaşıyor ve yaşadığı hayattan zevk alıyor.
Kıbrıs’a gelirsek, kendi kültürünü bu topraklara taşıyan ve hala memleket özlemi çeken kıyının öbür tarafındaki bu kadim halk, gerek çalışmak gerekse yeni bir yaşam kurmak için bu topraklara geldi. Uyum sağladı mı sizce, bence kendi kültürlerini koruyarak uyum sağladı. Fakat memleketinin gerek kültürel gerekse mutfak zenginliğinden dolayı hiçbir zaman tam adapte olamadı ama geldiği bu topraklara sahip çıktı. Düğünlerini burada yaptı, çocuğunu burada okula gönderdi, evini burada kurdu ama her konuda insanların kendimize benzemesini istediğimiz için bu çoğu meslek erbabı olan bu kadim halkıda anlamamakta direniyoruz. Hayatımızda ne kadar yer tuttuklarını bir düşünün kalıpçı, mermerci, demirci, boyacı, şoför, bahçıvan, garson, işadamı, dülger, tamirci vs. daha da sayarım. Oturun bir düşünün bu insanlar ne istiyorlar.
Ben söyleyeyim size ‘HUZUR’ istiyorlar. Çocuklarını bu topraklarda rahatça yetiştirmek, karınlarını doyurmak canları çektiğinde burada yaşamak, tatillerde o zengin medeniyetlerini ziyaret etmek istiyorlar. Bundan daha doğal ne olabilir ki.
Londra’ya giden bir Kıbrıslının hellime, çakıstese ihtiyacı olduğu gibi bu insanlarda kendi kültürlerini özlüyorlar ama tüm enerjilerini isteklerini bu topraklara harcıyorlar.
Herkese empati tavsiye ederim ve benim yaptığım gibi o kadim şehri ziyaret etmelerini birde bu gözle bakmalarını bakarken de gönül gözlerini açmalarını tavsiye ederim.
Saygılarımla
Ali Akın ÖNDER
Yeniden Doğuş Partisi
Genel Başkan Yardımcısı