Bir süredir dünya genelinde yaşanılan Covid-19 salgını nedeniyle hepimiz hayatta kalma mücadelesi içerisindeyiz. Din, dil, ırk, renk, zengin, fakir, iyi, kötü ayırt etmeyen bu virüs, global bir düşman haline gelmiş ve dünya üzerinde farklı koordinatlardaki herkesin ortak korkuları ve zorlukları yaşamasına sebep olmuştur.
İnsanoğlu bu süreç boyunca bir çok şeyle sınanmış, farkındalığı artmış, değer yargıları değişmiş ve evrilmiştir. Önceliklerimiz yer değiştirmiş; Sağlığın, ailenin, iletişimin ve yitirilmeye başlayan insani değerlerin önemini yeniden anlamlandırılmıştır.
KKTC olarak neredeyse atlattığımız bu süreç, hükümetin aldığı kararlara halkımızın gösterdiği uyum ve bireysel olarak herkesin üzerine düşen görevi yerine getirmesiyle kontrol altına alınmış, ada ülkesi olmamızın avantajları, sınır kapılarımızın zamanında kapatılmasıyla çok doğru kullanılmıştır.
Bugün neredeyse atlattık dediğimiz bu süreç, önümüzdeki günlerde kılık değiştirerek yine karşımıza çıkacaktır. Yaşanılan bu sağlık krizi ikinci dalga olarak tekrar bizlerle buluşmadan önce kendimizi farklı problemlerin de içinde bulacağız. Hayatımıza kaldığımız yerden devam edemeyeceğimiz aşikar fakat hayat mücadelemiz ve yerine getirmemiz gereken sorumluluklar eksilmeden yerine getirilmeyi bekleyecekler.
Herkesin maddi, manevi zorlandığı bu günler sonrasında geliri ve alım gücü düşecek, pandeminin henüz atlatamadığımız psikolojik etkileri ile zor günlerin kaçınılmaz olduğu daha da sert şekilde idrak edilecektir. Öncelikle hepimiz bizleri bekleyen zor günlerin farkında olup, geleceğimizi içinde bulunduğumuz koşullara göre yeniden planlamalı ve yapılandırmalıyız.
Tanınmayan bir ülke olarak tek dayanağımızın zor günlerden geçen bir başka ülke Türkiye olduğu ve borçlanabileceğimiz başka bir yerin de söz konusu olmadığı gerçeğini bilerek; Ülke olarak daha üretken, daha az savurgan, biz bireyler olarak da daha tutumlu, daha yaratıcı ve sağlığına daha çok önem veren bir yaşam şeklini benimsemeliyiz.
Tüm dünya ile beraber hepimiz aynı realiteyi yaşıyoruz, yeni dünya düzeni... Bizlere dayatılan bu düzen içerisinde ekonomik zorluklar da olduğu net bir gerçekliktir. Takip ettiğim bir çok araştırmacı, stratejist, ekonomist ve bilim adamının ortak görüşü bizleri bekleyen ürkütücü gelecektir. Savunulan çeşitli iddialardan biri de Amerika’nın para yardımı yapmayacığını söylediği Dünya Sağlık Örgütü’nün, bazı ülkelerde pandeminin halen kontrol altına alınamamasına ve ölümlerin devam etmesine rağmen açılmaya gidilebileceğine dair verdiği izinin ne kadar sakıncalı olduğudur. Örneğin İngiltere, İtalya, Almanya, Yunanistan, Malezya, Hindistan ve Güney Kıbrıs gibi ülkeler, sanki bir el yukarıdan düğmeye basmış gibi birden açılma yoluna gittiler. Risk taşıdığını bilerek yapılan bu hamlelerin mantığı sizlere de bir şeyleri sorgulatmıyor mu? Durum böyle iken şu anda yapılan planların, içimizi pek de rahatlattığını söyleyemiyorum. Yapılan normalleşmenin, ileriki aylarda ülkeleri daha büyük riske sokacağı öngörülebilir durumda.
Şimdi lütfen, bizleri tekrardan evlere kapatacak, huzurumuzu bozacak, davranış ve hareketlerden kaçınalım. Pandemi ülkemizden şimdilik uzaklaşmış olsa bile, bu yerine koyacağımız başka sorunlarımız olmayacağı ve ileriki dönemlerde yine pandemi sorunu ile karşılaşmıyacağımız anlamına gelmiyor. Hepimiz kaldırabileceğimiz kadarıyla karşılaşmalı, üstesinden gelemeyeceğimiz kadar sorunlar biriktirip bir anda yüzleşmemeliyiz.