Salı günü Kıbrıs Haber Sitesinde (www.kibrishabersitesi.com ) yayımlanan "futbol federasyonunun planı nedir" başlıklı yazıma yönelik, aynı gece yayınlanan ve sunuculuğunu Hasan Topaloğlu’nun yaptığı Arena Spor Kolik programında şahsıma yönelik, özellikle Futbol Federasyon Başkanı Sertoğlu’nun yaptığı seviyesiz konuşmasını hayretle izledim.
Bu ülkede herkesin ne olduğu, geçmişten günümüze spor adına kimin neler yaptığı, cahil mi, kara cahil mi, okumuş mu, okumamış mı olduğu, toplum içerisindeki saygınlığından tutun da, davranış, hareket , üslub ve söylemleri ile herkesin ne düzeyde olduğu açıkça ortadadır ve bunun farkında olmamak olanaksızdır.
Şunu da belirteyim ki benim kimse ile husumetim olmaz, ön yargılı da değilim. Yıllarımı spora adamış ve hayatımın hemen hemen tümünü spor alanında harcamış biriyim. Şu an spor yazarı olarak spora emek vermeye, bugüne kadar edindiğim bilgi, deneyim ve tecrübelerimi de bunlardan yararlanmak isteyenlere aktarmaya çalışıyorum.
25 yıllık bir eğitimci olarak okullarda, sporun her branşına hizmet ettim. Ülke sporuna katkı koyan başarılı bir çok sporcu yetiştirdim. Futbol, voleybol, basketbol oynadım, atletizm yaptım, aynı alanlarda antrenörlük de... Ayrıca bir çok branşta hakemlik de yaptım ( voleybol, yüzme, atletizm,basketbol). Spor Dairesi Genel Yönetim Kurulunda ve Olimpiyat Komitesi Yönetim Kurulunda görev aldım. 13 yıl Basketbol Federasyonu Genel Sekreteri ve ardından 5 yıl da Basketbol Federasyonu Başkanlığı görevini yerine getirdim. 4 yıl Kıbrıs Türk Spor Yazarları Derneği Asbaşkanlık görevinde bulundum ve Bürokrasideki üst düzey yöneticilik görevinden söz etmeme gerek yok herhalde.
Sayın okurlarımızın da affına sığınarak şahsıma yöneltilen “kara cahil” hakaretini çürütmek için şu ana kadar spor kariyerimin bir kısmından bahsetmek istedim. Şimdi Sertoğlu’na soruyorum; Kendini spora adamış, yıllardır emek vermiş, eğitimlerini almış birine hangi ahlak anlayışı içerisinde "kara cahil" deme haddini kendinde buluyorsun? Yoksa sen Loughborough Üniversitesi spor bilimi mezunusun da bizim mi haberimiz yok? Spor hakkında yorum yapabilecek, sorunları için çözüm üretebilecek yetiye sahip olabilmek için elbette ki ilgili alanda eğitim almak gerekir fakat birine hitap şeklini, televizyon ekranlarında nasıl bir üslub kullanman gerektiğini, haddini bilmeyi ve saygıyı hiç bir okulda öğrenemezsin.
Yer kapladığın makamın hakkını verebilmen, temsil ettiğin kurumu ileriye taşıyabilmen için eleştirilere açık olmalı, yeniliklere de ayak uydurmalı. Bulunduğun kurumu temsil ederken lugatına hakim olmalı, kurumunun saygınlığını aşağı çekecek söylemlerde bulunmamalı ve sahip olduğun mevkiyi kötüye kullanmamalısın.
Herkes şahsına münhasırdır elbette, kimileri kendisine yöneltilen hakaretleri yutar geçer, kimileri öz saygıya sahiptir bunlara müsade etmez. Ben senin etrafında olup hakaretlerini kaldıran kişilerden değilim, yaptığın bu saygısızlığı kabul edemem. Yazdığım yazıda ne demek istediğim çok açık, net ve anlaşılırdı. Yazımın algılanabilmesi için extra bir yetenek, duyu organı veya zeka düzeyine ihtiyaç yoktu. Buna rağmen katıldığın programın sunucusu Topaloğlu ile organize olarak vermek istediğin cevabın sorusunu kendine sordurtmuş ve “kara cahil” ithamında bulunmuşsan, bu hiç tartışmasız sahip olduğun art niyetin göstergesidir.
Programın katılımcılarına da önerim, program gündemine taşıyacağınız yazıları okumadan, içeriğine hakim olmadan, anlamadan yorum yapmayın; Sizlere vakit ayırıp izleyen, evlerine misafir olduğunuz izleyicilerinizin değerli vakitlerinin hakkını verin ve bu tarz saygısızlıklara da izleyenlerinizi maruz bırakmayın. Bu çirkin ortam içerisinde bulunup söze karışmayan Kaan Güderi’yi ayrıca tenzih ederim.