İki liderin yakınlaşması ve tarihi buluşmasının ardından bölgede hasıl olan ve tüm dünyayı içine alabilecek tehlike sarmalı ve çatışma tehlikesi minimize edilmiş ve Amerika’nın omuz verdiği bir yumuşama havası hakim olmuştur.
O tarafta sakinlik söz konusuyken Ortadoğu’da baş gösteren yeni bir nükleer kriz gündemde…İran’la yapılmış olan nükleer anlaşmanın yürürlükten kalkması ve sonu belli olmayan bir çatışma sürecine girilmesi açıkça ortadadır.
Amerika Birleşik Devletleri başkanının 12 Mayıs’a kadar nükleer anlaşmadan çekilip çekilmeyeceği konusunda ki kararı merakla takip edilmektedir.Trump’ın Obama’nın başkanlığı döneminde İmza edilmiş bu anlaşmaya şiddetle karşı çıktığı tüm çevrelerce bilinmekte. ABD’nin oyun arkadaşları Fransa ve Almanya’nın Trump’ı bu konuda ikna etme çabaları da sonuçsuz kalmıştır…
Tüm bu süreç yaşanırken Trump’ın yapılan bu anlaşmadan çekiliyoruz mesajını vermesi tabi ki de sürpriz olmayacaktır..
Tamda bu aşamada Netanyahu’nun komşu ülkesi İran’ın nükleer çalışmaları ile ilgili binlerce sayfadan oluşan gizli belgelere dayanarak yaptığı çıkış,yaşanan süreci çok daha karmaşık ve kritik bir sürece taşımıştır.Tabi ki bu yaşananların zamanlamasının bir rastlantı olmadığı da aşikardır.İsrail Başbakanının bu çıkışının amacının Trump’ın eline bu anlaşmadan çekilmesi için geçerli bir fırsat yaratmak olduğu bilinmektedir.
Ne var ki uluslararası camia bu görüşü paylaşmıyor ve anlaşmaya bağlı kalmanın herkesin yararına olduğunu düşünüyor. Açıklanan gizli belgelerin anlaşmadan önceki durumu yansıttığı, 2015’ten itibaren İran’ın anlaşma yükümlülüklerini yerine getirdiği Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) tarafından da teyit edildi. Batı’da hâkim olan bu kanaati İsrail’de de paylaşan geniş bir kesim var...
Trump’ın anlaşmadan çekilme yönünde karar vermesi uluslararası bir kriz doğuracağı açıkça ortadadır.İran cephesi ise bu şartlar oluşursa anlaşmayı yok sayacağı beyanatında bulunmuştur.
Eğer durum bu şekilde gelişirse neler olacak derseniz şöyle bir bakalım ; İran’ın nükleer silah sahibi olmak konusunda kendisini serbest hissedeceği şüphesizdir. Olaya İran cephesi böyle bakarken ABD İran’a ekonomik yaptırımlar uygulamanın dışında bazı askeri tedbirlerin de alınmasını düşünebilir ve İsrail’in arzuladığı ortamda yaratılmış olur.
İşte tam bu sırada İsrail Parlementosunun başbakana savaş yetkisi vermesi de bu olayların arifesinde pek de şaşkınlık yaratmamaktadır.
Gerçi İsrail ile İran arasında ki mücadele şu an bile sıcak bir şekilde sürmektedir.İsrail uçakları Suriye’de İran askeri tesislerini bombalıyor buna karşılık İran misillemede bulunacağını açıklıyor…Yani anlayacağımız Suriye’de yeni bir cephe daha açılıyor oda İsrail-İran cephesi oluyor