Bence günümüz dünyasında insan için en önemli sorulardan birisi “Niçin doğayı korumalıyız?” sorusu olmalıdır.
Aklı başında herkes varlığımızı sürdürebilmemiz için doğaya muhtaç olduğumuzu bilmektedir
Ancak, tıpkı bunun “bilindiği” gibi, doğanın özellikle son birkaç yüzyıldır insan kaynaklı nedenlerden ötürü ağır bir yıkıma uğradığı da “bilinmektedir.”
Bu durumda acaba dünyada aklı başında olmayan insan sayısı her geçen gün daha mı artıyor diye düşünmeden geçemiyor insan.
Peki nasıl oldu da doğaya muhtaç olan insan kendi hayatına kurşun sıkıyor.
Bunun temel sorunu genelde AHLAK bilincimizi yitirmemizden kaynaklanıyor.
Ahlakını yitirmiş toplumlara ise teknoloji bile çare olamıyor.
İnsan ahlaken mahvettiği doğayı, icat ettiği bilimsel buluşlarla zor korumaktadır.
Zira doğa korumacılığını bir yaşam biçimi olarak benimseyebilmek ve onu vicdani evrenimizin bir unsuru olarak görebilmek, onun deyişiyle ekolojik bir vicdan tesis edebilmek için, vicdanla bilimlerden daha çok ilgili olan felsefe ve etik gibi alanların yardımına gereksinimimiz vardır.
Oysa bu alanlarda söz söyleyen insanlar ekolojik sorunlar konusuna henüz gerektiği düzeyde eğilmiş değillerdir.
Onların bu sorunlara el atmaları diğer insanların doğa ve çevre konusundaki farkındalıklarının yükselmesine ve bu alanlarla ilgili sorunların vicdanlarında yer etmesine önemli katkı sağlayacaktır.
İnsanın doğayı yok etmesindeki ahlaksızlığın temel dayanağı hayatın kendisi için var olduğu nankörlüğüne sahip olmasıdır.
Dolayısı ile insan kendini ,doğanın sahibi zanneder.
İnsanı ahlaka getirecek durum ise sahiplik rolünü bırakıp kendini biyotik yurttaş olarak konumlandırmalı, doğayı bir köle ve hizmetkâr olarak görmek yerine onu kendisinin de bir parçası olduğu bir bütün olarak görmelidir.
İnsan muhtaç olduğu doğaya ihanet edince doğa da insana gerekli mesajları depremlerle, sellerle, salgın hastalıklarla verecektir.
Ekolojik dengeye ihanet eden ahlaksız insan,aslında kendisine de ihanet etmektedir.
Evet insanın doğa ile ilişkisi bir ahlaki zorunluluktur ve günümüz de bu zorunluluğa ihanet edilmiştir.
İnsan soyunun tükenmemesi için yol yakınken doğaya ihanetinden vaz geçmelidir.
İnsanın diğer türlerden “üstün” olduğu düşüncesi insanın alçaklığını ortaya koymaktadır.
Biz bu alığa asla alet olmayacağız zira Veysel’in tabiri ile sadık yârimiz toprağa kavuşana kadar o yârimiz asla ayak basıp geçtiğimiz yer olarak görmeyeceğiz.
Unutmayın!
Ahlaklı insan doğayı kirletmez ve ben Yaşam Ayavefe olarak sonuna kadar bu dengeyi korumak adına mücadelemi sürdüreceğim…
Yaşam Ayavefe